Su Ekosistemlerinin İşleyişi Nasıldır?
Su Ekosistemlerinin İşleyişi Nasıldır?
Ekosistem ve Madde Döngüsü
Ekosistem
Belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde bulunan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu döngü ekosistemdir.Yeryüzünde değişik özelliklere sahip, pek çok ekosistem tipine rastlanır.Örneğin Bafra Ovası, Sultan Sazlığı, Akdeniz ve Karadeniz birer ekosistemdir.Ekosistem ve madde döngüsü konusunun temel odağıdır.
Ekoloji
Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan etkileşimini inceleyen bilim dalıdır.
Biyosfer
Canlıların yaşamasına uygun, okyanus derinliklerinden başlayıp yeryüzünden 10 000 kilometre yüksekliğe kadar olan atmosfer tabakası biyosferi oluşturur.
Habitat
Aynı tür canlıların oluşturduğu topluluktaki bireylerin, biyosferdeki kendi yapılarına uygun yaşama bölgesine denir.Habitat, canlının yaşadığı yerin adresidir
Biyoçeşitlilik
Biyosferdeki canlı türlerinin oluşturduğu çeşitlilik biyoçeşitlilik olarak ifade edilir.Biyoçeşiililik; genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği, ekosistem çeşitliliği, ekolojik olaylar ve işlevler çeşitliliği olmak üzere dört ana bölümden oluşur.Bu bölümler arasında uzun süreli etkileşime dayalı bir uyum ve denge vardır.
Biyosferin içindeki her canlı türü kendi yaşam koşullarına uygun olan coğrafi koşullarda yaşar.Yeryüzünde kendine özgü bir iklimi olan bitki örtüsü ve hayvanlar topluluğu bulunduran karasal bölgelere biyom adı verilir.Biyomlarda birden fazla canlı türü bulunmaktadır.Biyomlar, kesin sınırlarla birbirlerinden ayrılmamakla birlikte belirli bölgelerde birbirleriyle kesişebilir.Biyomlar ekosistemin en büyük birimleridir.Biyomlar, genellikle bulundurduğu hâkim bitki topluluklarına göre adlandırılır. Biyomların yeryüzünde dağılışı üzerinde en büyük etken iklim koşullarıdır.
Canlıların Yeryüzüne Dağılışını Etkileyen Faktörler
Canlıların yeryüzüne dağılışını etkileyen birçok faktör vardır.Bu faktörler fiziki olabileği gibi biyolojik veya paleocoğrafik olabillmektedir.
Fiziki Faktörler
Yeryüzündeki canlı dağılımını etkileyen en önemli etmenlerden biri fiziki faktörlerdir.
İklim
İklim elemanlarından sıcaklık, bitki türlerinin çeşitliliği ve bunların yayılış alanları üzerinde etkili olmaktadır.Çünkü her bitkinin gelişmesi ve büyümesi için belirli bir sıcaklığa ihtiyaç vardır.Birçok bitki türü için sınırlayıcı en alt ve en üst sıcaklık -40 °C ile +40 °C arasındadır.Bitkiler bu sıcaklık isteklerine göre Ekvator’dan kutuplara doğru geniş yapraklı, karışık yapraklı ve iğne yapraklı olmak üzere kuşaklar oluşturur.
Su, bitkilerin yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için büyük önem taşır. Bitkiler su ihtiyaçlarını yağış, hava ve toprağın neminden elde ederler.Bitkilerin çoğunun bünyesinde bulunması gereken su miktarı belli bir oranın altına düştüğünde bitkiler yaşamsal fonksiyonlarını kaybeder.Bitkilerin atmosferle bünyeleri arasındaki su dengesinin korunması için ortam havasındaki bağıl nemin % 65’in altına düşmemesi gerekmektedir.
Bitkilerin yeryüzüne dağılışı, hayvanların dağılışını da etkiler.Her bitki türü kendine özgü hayvan türlerini barındırmaktadır.Genel olarak sıcak iklimlerin etkili olduğu alanlardaki hayvan türlerinin sayısı, soğuk iklim bölgelerindeki hayvan türlerine göre daha fazladır.
Bitki ve hayvan türleri yaşamlarını devam ettirebilmek için bulundukları ortamın iklim koşullarına uyum sağlamak zorundadır.Buna adaptasyon denir.Dünya’nın farklı yerlerinde adaptasyonun nasıl gerçekleştiğini aşağıdaki örneklerle daha iyi anlayabiliriz.
Tropikal Yağmur Ormanları
Tropikal iklim bölgelerindeki sürekli yağış ve sıcaklık, ağaçların uzun boylu, geniş yapraklı ve gür ormanlar oluşturmalarına neden olmuştur. Tropikal ormanların kendine has özellikleri buralarda farklı canlı türlerinin yaşamına olanak sağlayan başlıca dört katmandan oluşmuştur.Bu katmanlar yukarıdan aşağıya doğru; taç tabaka, orta tabaka, orman altı ve otluk alanlar şeklindedir.Katmanların oluşumunda en önemli faktör ışık şiddetidir.
Yağmur ormanlarında en üstteki taç tabakayı, ışık istekleri fazla olan 50 metreden yüksek boylu ağaçların yaprakları ve dallan oluşturur (akasya, söğüt gibi).Bunlar geniş yapraklı, büyük hücreli bitkilerdir.Taç tabakasının altında ise orta tabaka bitkileri bulunur.Bu tabakanın bitkileri; yabani muz ağaçları, kuş burnu, sarmaşık gibi bitkilerdir.Bu tabakadaki ağaçların boyları 30 – 40 metre civarındadır.
Ormandaki canlıların çoğu, güneş ışığından yararlanabilmek için bu katmanda yaşar.Orman altı tabakada ise, daha az ışık alan, küçük ve genç ağaçlar bulunur.En altta yer alan tabakayı otluk alanlar oluşturur.Bu katmanda otsu bitkiler, ağaç kökleri ve dökülmüş yapraklar, toprakta yaşayan böcek türleri bulunur. Bu tabakanın bitkilerine örnek olarak eğreltiler, atkuyrukları, papatya ve çeşitli otlar verilebilir.
Çöller
Çöller sıcaklıklarına göre sıcak ve soğuk çöller olmak üzere ikiye ayrılır. Sıcaklık, ışık ve yağış miktarının bitki ve hayvan yaşamındaki sınırlayıcı özelliği çöllerde daha belirgin biçimde görülür. Bu yönüyle çöller bitki ve hayvan bakımından fakir alanlardır.Sıcak çöllerde, su azlığı bitkiler ve hayvanlar için en önemli sorundur.Bazı çöl bitkilerinin toprağın üstündeki kısımlarının çok küçük olması su kaybını en aza indirmek içindir.Çöllerde kaktüs gibi bitkiler suyu gövdelerinde depo eder. Kaktüslerde yaprakların yerini alan dikenler nem kaybını azaltır.Çöl bölgelerindeki hayvanların çoğu başka bölgelerdekilere göre daha açık renklidir.Bunun amacı, sıcak ortamda fazla ısıyı bedenlerinden uzaklaştırmaktır.
Birçok çöl hayvanı gündüz gölge ortamlarda dinlenir, gece avlanır.Bütün bunlar, bitki ve hayvanların ortam koşullarına uyma çabasının bir göstergesidir.
Soğuk çöller olan kutuplarda yaşayan hayvanların büyük bölümü besinlerini denizden sağlarlar.Çünkü buzlarla kaplı alanlarda bitki örtüsü bulunmaz. Kutuplarda yaşayan hayvanlar, düşük sıcaklık ve besin yetersizliği gibi koşullara uyum sağlamak zorundadır.Örneğin, kutuplarda yaşayan fokların derilerinin altında kalın bir yağ tabakası bulunur. Bunun amacı soğuk sularda yaşayan fokların vücut ısılarının çabuk düşmesini önlemektir.
Yer Şekilleri
Yeryüzündeki en önemli yer şekillerini sıradağlar oluşturur. Dağların yükseltisi ve uzanış biçimi sıcaklık, yağış ve nemlilik gibi iklim faktörlerini etkilediğinden canlı türlerinin dağılışını da etkiler.
Dağların Güneş’e bakan yamaçlarında sıcaklık ve ışık isteği fazla olan bitki türleri görülürken, Güneş’e dönük olmayan yamaçlarda sıcaklık ve ışık isteği az olan bitki türleri görülür. Yine dağların denize bakan yamaçları çok yağış aldığından bu yamaçlardaki bitki örtüsü, dağların karaların iç kesimlerine bakan ve az yağış alan yamaçlarına göre daha gürdür.Örneğin, Kuzey Anadolu Dağları ile Toros Dağları’nın kuzey ve güney kesimlerinde farklı bitki türleri görülmektedir.
Kara ve deniz dağılımı da canlıların yeryüzüne dağılışını etkiler.Denizler karalarda yaşayan canlılar için, karalar ise denizlerde yaşayan canlılar için yayılmaya engeldir.Doğal olan ya da doğal olmayan etkenler sonucunda meydana gelen bazı değişimler kara ve denizler arasında canlı türlerinin geçişine olanak sağlayabilir.Örneğin, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı açıldıktan sonra Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu arasında bitki ve hayvan türü geçişleri olmuştur.
Toprak
Canlıların yaşamları boyunca doğrudan veya dolaylı olarak etkileşim içinde oldukları diğer bir faktör de topraktır. Toprağın fiziksel yapısı, asit veya bazik özelliği, içerdiği mineral ve tuzlar canlıları farklı yönde etkiler.Örneğin, kalkerli topraklar üzerinde kolaylıkla yayılış gösteren bazı bitkiler, silisli topraklar üzerinde seyrekleşir ya da ortadan kalkar.Salyangozlar, kireçli toprakların olduğu alanlarda yoğunluk gösterirken, volkanik toprakların bulunduğu yerlerde sayıları azalır.Tuzlu topraklara uyum sağlamış bitkiler diğer topraklarda görülmez.
Biyolojik Faktörler
Canlıların yeryüzündeki dağılımını etkileyen en önemli biyolojik faktör insandır.İnsanların çeşitli faaliyetleri biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. Endüstriyel ve tarımsal faaliyetler canlıların yaşam alanlarını önemli ölçüde etkiler.Dünya nüfusunun son dönemde oldukça fazla artması, sanayi ve teknoloji alanındaki gelişmeler ekosistemdeki tür kayıplarını artırmıştır. Tür kayıpları ekosistemdeki bütün canlıların yaşamını doğrudan etkilemektedir.Çünkü her tür birbiri ile ilişki içinde olduğundan bir türün yok olması ekosistemin dengesini bozmaktadır.
Paleocoğrafya
Çok uzun sürelerde dünyada meydana gelen değişimlerin canlı yaşamına etki ettiği görülmektedir.Kıtaların kayması, iklimlerin zaman içerisinde değişmesi gibi faktörler canlı çeşitliliğini de doğrudan etkilemektedir.
Kıtaların Kayması
Kıtalarda meydana gelen değişmeler, canlıların yeryüzünde yaşama alanlarını önemli ölçüde değiştirmiştir.Bitki ve hayvan türleri üzerinde geçmiş dönemlerde hakim olan çevre koşulları, günümüzdeki yayılış alanları üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır.
Jeolojik zamanlarda, kara ve denizlerin alanlarında çok büyük değişiklikler olmuştur. Eskiden kara olan yerler günümüzde deniz suları altında kalmış, eskiden deniz suları altında olan yerlerde kara hâline gelebilmiştir.Bu durum sularda ve karalarda yaşayan canlıların dağılışını büyük oranda etkilemiştir.Kıtaların yaklaşması ya da uzaklaşması bitki ve hayvan göçlerinde, daha önce bir arada bulunmayan türlerin birbirleriyle karşılaşarak etkileşimlerine neden olur.
İklim Değişiklikleri
Dünya’nın oluşumundan günümüze kadar geçen sürede kıta hareketlerinin yanı sıra önemli iklim değişmeleri de olmuştur.
IV. zamanın başında Dünya genelinde şiddetli soğumalar olmuş ve deniz seviyesi önemli ölçüde azalmıştır. Karaların önemli ölçüde buzullarla kaplanması, bu bölgelerde yaşayan hayvan türlerinin yayılış alanlarını daraltmıştır.Bu zamanın sonunda ise iklim ve deniz seviyesi bugünkü duruma gelmiştir.Bu değişmeler deniz kıyılarında yaşayan birçok canlı türünün yok olmasına neden olmuştur. Deniz seviyesi değişmeleri sırasında kıtaları birbirine bağlayan boğazların sular altında kalması ya da zaman zaman kara hâline geçmesi kıtalar arasında hayvan göçlerine neden olmuştur.Örneğin, Bering Boğazı’nın kara hâline geçmesi Sibirya’dan Kuzey Amerika’ya olan göçleri meydana getirmiştir.Bu durum, her iki kıtadaki hayvan türlerinin birbirine benzemesinde etkili olmuştur.
Ekosistemlerin İşleyişi
Ekosistemdeki canlılar hidrosfer, atmosfer ve litosfer ile sürekli etkileşim hâlindedir.Bu etkileşim çok küçük boyutlardan çok büyük boyutlara kadar olabilmektedir.Örneğin ölü bir ağaç gövdesi, bir gölet, bir dağ, bir deniz ve hatta Dünya’mız bir ekosistem olarak nitelendirilebilir.
Bu ekosistemler, sürekli değişim ve etkileşim hâlinde oldukları için dinamik bir yapı gösterir.
Dünya ekosistemini, diğer bir deyişle ekosferini atmosfer, hidrosfer, litosfer ve biyosfer oluşturmaktadır.
Ekosfer
kara, deniz ve tatlı su olmak üzere üç büyük ekosisteme ayrılır. Bu büyük ekosistemlerin içerisinde de çok sayıda küçük ekosistemler bulunur.
Su Ekosistemlerinin Doğal Sistemlerinin İşleyişine Etkisi
Su ekosistemleri, karasal su ekosistemleri ve denizel ekosistem olmak üzere ikiye ayrılır.
Karasal Su Ekosistemleri
Karasal su ekosistemleri akarsu, göl ve bataklık olmak üzere üçe ayrılır. Akarsular, karasal su ekosistemlerin önemli bir parçasını meydana getirir. Birçok bitki ve hayvan türü için yaşam alanı oluşturur. Akarsuyun hızı, fiziksel ve kimyasal özellikleri akarsuyun barındırdığı hayvan türü ve sayısı üzerinde etkilidir.Akarsuda eğim kesintileri ve çağlayanlar varsa biyolojik üretim ve çeşitlilik az olur. Yine akarsuyun bol miktarda alüvyal malzeme taşıması ve bulanık akması da birçok canlı için olumsuz sonuçlar meydana getirir.
Akarsuyun yukarı çığırında eğimin fazla olması akış hızının fazla olmasına neden olur.Burada genellikle bazı böcek türleri ile alabalıklar yaşar.Orta çığırda eğim biraz azalır ve vadi genişler. Bu kesimde balık türleri yaygındır.Eğimin azaldığı ve akışın yavaşladığı aşağıda çığırda planktonlar artar.Akarsu denize ulaşıyorsa ağız kesimlerinde tatlı ve tuzlu su birbirine karışır.Buralar bitki ve hayvan türleri bakımından zengin alanlardır.Akarsuların taşıdıkları elementler ve besin maddeleri buralardaki biyolojik çeşitliliği artırır.Bu nedenle akarsu ağızlarında yaşayan canlı türü sayısı fazladır.
Denizel Ekosistemler
Denizel ekosistemler, okyanus ekosistemleri ile deniz ekosistemlerinden oluşur.Dünya’mızın yaklaşık % 71 ‘ini okyanuslar ve denizler oluşturmaktadır. Bu nedenle su ekosistemleri içinde en büyük pay okyanus ekosistemlerine aittir.
Işık, canlıların önemli yaşam kaynaklarından biridir.Bu nedenle okyanuslardaki bitki ve hayvan türlerinin çoğu güneş ışınlarının erişebildiği 200 metre derinliğe kadar olan bölümde yaşar.Bu bölüme neritik alan adı verilir.Neritik alan deniz canlılarının % 90’nı barındırmaktadır. Okyanus ekosistemi içinde, her birinin kendi çevresi ve çeşitli yaşam biçimleri bulunan çok sayıda farklı boyutlarda ekosistem bulunur.Bu ekosistemler içinde farklı türlerde canlılar yaşamaktadır.Örneğin, okyanuslardaki mercan resifleri, Dünya ekosisteminin en karmaşık, en zengin beslenme damarlarıdır.Tuzlu sularda yaşayan balıkların yaklaşık üçte biri, mercan atıklarıyla beslenir.Bu nedenle mercanların oluşturduğu resifler canlı çeşidi ve miktarı bakımından en verimli bölgelerdir.Denizlerde mercanların kapladığı alanlar o kadar geniş değildir.
Okyanuslar iklim üzerinde de önemli rol oynar.Atmosferdeki ısı dağılımının yarısı hava akımları ile sağlanırken geriye kalan yarısı okyanus akıntıları ile sağlanmaktadır.Örneğin Ekvator’daki ısı enerjisinin kutuplara doğru dağılmasında, Gulf Stream sıcak su akıntısının önemli bir etkisi vardır.Gulf Stream sıcak su akıntısı Meksika Körfezi’nin sıcak sularını Kuzeybatı Avrupa kıyılarına taşıyarak bu bölgede (İngiltere, İrlanda, Norveç’in Atlas Okyanusu kıyıları) ılıman bir iklimin oluşmasına neden olmuştur.Yine okyanus ve deniz kıyılarındaki bölgelerde sıcaklık farkları aynı enlemlerdeki kara içlerine göre daha azdır. Bu bölgeler nemli hava kütlelerinin etkisinde kaldığından yağışlıdır.
Okyanuslar atmosferin en önemli nem kaynağıdır.Bununla birlikte okyanusların yüzeylerindeki dalgaların etkisiyle her an sayısız küçük hava kabarcığı patlamaktadır.Bu hava kabarcıkları içinde bulunan tuz kristalleri atmosfere salınmaktadır. Okyanuslardan atmosfere salınan tuz kristallerinin toplam 10 milyon ton olduğu hesaplanmıştır.Aerosol adı verilen bu tuz kristalleri havadaki nemin yoğuşmasında önemli bir etkiye sahiptir. Şayet aerosoller olmasaydı iklimler çok daha kurak olacaktı.Yağmur damlaları yere düşerken havada bulunan aerosolleri yakalayarak toprağa indirir. Yağışlarla toprağa inen aerosoller barındırdıkları potasyum, kalsiyum, magnezyum vs. tuzlan ile toprağın verimini artıran doğal gübrelerdir.Her yıl yağmurlarla kara parçalarının yüzeyine 150 milyon ton doğal gübre düştüğü tahmin edilmektedir.