Takiyüddin kimdir?Son İslam Astronomi Uzmanı Neler Yaptı
Takiyüddin kimdir?Son İslam Astronomi Uzmanı Neler Yaptı?
Doğum tarihi: 14 Haziran 1521, Şam, Suriye
Ölüm tarihi ve yeri: 18 Şubat 1585, İstanbul
14 Haziran 1526 tarihinde Dımaşk’ta dünyaya gelen Takiyüddin, 16. yüzyılın yetiştirdiği en önemli Türk alimlerinden biridir. Eserlerinde isim zinciri Ebû Bekir Takiyüddin Muhammed b. Zeynüddin Ma’rûf b. Ahmed er-Râsıd ed-Dımaşki şeklindedir.
Takiyüddin kimdir?Son İslam Astronomi Uzmanı Neler Yaptı
Takiyüddin Biyografi
Takiyüddin, ilk eğitimini Dımaşk’ta yaptı. Ailesinin 1550 yıllarında civarında İstanbul’a gitmesi üzerine öğrenimini orada Çivizâde Mehmed Efendi, Ebüssuûd Efendi, Kutbüddinzâde Mehmed Efendi ve Saçlı Emîr’in yanında tamamladı.
Takiyüddin Hayatı
Eserlerinde isim zinciri Ebû Bekir Takiyüddin Muhammed b. Zeynüddin Ma‘rûf b. Ahmed er-Râsid ed-Dimaşki şeklindedir. Sultan III. Murad (1574- 1595) adına yazılmış, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde muhafaza edilen ‘Şehname veya Şemailname’ adlı eserde devrin bilimsel çalışmalarının gösterildiği bir sayfada Takiyüddin’in tasvirine rastlıyoruz.Ailenin Şam nüfusuna kayıtlı ve Türk kökenli oldukları kaynaklarda geçmektedir.
Takiyüddin ilköğrenimini Mısır’ın sayılı âlimleri arasında sayılan, müderris olan babasından almıştır. Şam ve Mısır’da aldığı eğitimler sonucunda bilimsel kişiliğinin oluşumu ilerlemiştir. 1550 yıllarında ailesinin İstanbul’a göç etmesinden dolayı Takiyüddin eğitimine burada devam etmiştir. Belirli dönemlerde araştırmalar için İstanbul’dan Mısır ve Şam bölgesine seyahat ettiği bilinmektedir. 1570 yılı itibariyle tamamen İstanbul’a yerleşen Takiyüddin’in, kurduğu ekip ile birlikte Osmanlı bilim tarihine katkılarından bahsedeceğiz.
Mısır, Şam ve İstanbul’da devrin en ünlü hocalarının yanında eğitimini tamamlayarak, çağının astronomu olmuştur…
Takiyüddin, Mısır ve Şam’da çeşitli ilim adamlarından hadis, fıkıh, tefsir üzerine dersler almıştır. Şam’da müderrislik yapan babasının, 1550’li yıllarda ailesi ile birlikte İstanbul’a gelmesi üzerine Takiyüddin, eğitimini 16 yüzyıl Osmanlı devrinin en ünlü hocalarından Çivizâde Mehmed Efendi, Ebussuûd Efendi, Kutbüddinzâde Mehmed Efendi ve Saçlı Emîr’in yanında tamamlamıştır. Bilgi birikiminin artmasını ve özellikle astronomi ve matematik konularında derinleşmesini sağlayan bu öğrenim sürecinin sonunda Mısır’a giderek Kahire’de Şeyhûniyye ve Sargatmişiyye medreselerinde müderrislik yapmıştır. Semiz Ali Paşa’nın sadrazamlığı döneminde tekrar İstanbul’a geldiğinde Edirnekapı Medresesi’ne müderris tayin edilmiştir. Takuyüddin, devletin çeşitli kademelerinde de ayrıca görevler almıştır. Örneğin Mısır kadılığına getirilen Çivizâde Mehmed Efendi’ye vekâlet etmiştir. Çalışmalarının sonuncunda farklı bilim alanlarında eserler ortaya koyan Takiyüddin; 16 yüzyıl’da çağın astronomu, matematikçisi, fizikçisi olarak zamanının bilgi düzeyini yükseltmeyi başarmış bir bilim insanı olarak anılmıştır. 1570 itibariyle çalışmalarına İstanbul’da devam etmiştir.
Sultan III. Murad’ın emriyle Takuyiddin tarafından imparatorluğun tek gözlemevi olan İstanbul Rasathanesi kuruluyor…
Takiyüddin, 1570 yılında İstanbul’a geldiğinde Müneccimbaşı Mustafa Çelebi’nin ölmesi üzerine, zamanın padişahı II. Selim tarafından Müneccimbaşı olarak atanmıştır. Babasının eğitimine desteği, kendi çalışmaları, devrin hocalarından aldığı eğitimler bu seviyelere yükselmesine sebep olmuştur. 1574 yılı itibariyle çalışmalarını ve gözlemlerine İstanbul’da rasathane olmaması sebebiyle Galata Kulesi’nden yapmıştır.
Dönemin Şeyhülislamı Sâdeddin Efendi ile sıkı bir dostluk bağı kurarak; yeni bir rasathaneye duyulan ihtiyacı açıklayan raporunu, Sokullu Mehmed ve Hoca Sadeddin Efendi’nin aracılığı ile devrin hükümdarı olan Sultan III. Murad’a sunmuştur. Bu raporda, İslam astronomisinin 15. yüzyıl itibariyle kaynak kabul ettiği eserlerden “Zic-i Uluğ Bey” (1437) ve “Zic-i İlhani ” (1273) ile yapılan hesapların doğru sonuç vermediği, yeni gözlemlere dayalı yeni cetvellerin hazırlanması gerektiğini vurgulamıştır. 1577 yılında Sultan III. Murad, kendi adıyla anılacak ve eski astronomi tablolarının hatalarını giderecek bir Zîc hazırlanması için bir rasathanenin kurulmasına izin vermiştir.
Takiyüddin el Râsid, İlk kez Teleskobun tanımını yapıyor…Takiyüddin optik alanında büyük başarı göstermiş ve İslâm dünyasında yaklaşık sekiz yüzyıl önce başlatılmış olan optik çalışmalarının sonucunda ulaşılan bilgileri ve problemleri, nedensel ve matematiksel bağlamda tekrar değerlendirip yeni yaptığı deneylerle desteklemiştir.
Onun ayrıca ilk defa ışığın küresel yayılımını anlattığı, yine ilk defa Batı’da bilinmesinden önce adını vermeden teleskoptan söz ettiği ve yaptığı bir aleti, “Uzakta bulunmaları sebebiyle görülemeyen şeyleri gösterebilen bir billûr (mercek).” şeklinde tanımladığı yazdığı optik kitabından öğrenilmektedir.“Göz ve Bakış Bahçelerinin Işığı Üzerine Kitap” adlı eserinde şöyle söyler: “Ben uzakta bulunmaları nedeniyle görülemez (gözden gizlenmiş) olan eşyayı en ince ayrıntılarıyla gösteren ve ortalama uzaklıkta bulunan gemilerin yelkenlerini bir ucundan tek bir gözle baktığımızda görebileceğimiz ve (daha önce) Yunanlı bilginlerin yapıp, İskenderiye Kulesi’ne yerleştirmiş olduklarına benzer bir billur (mercek) yaptım.”