Kumpanya Eser Özeti | Sait Faik Abasıyanık
Kumpanya Eser Özeti | Sait Faik Abasıyanık
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Türü:Öykü türünde yazılmış bir eserdir.
Sait Faik’in bu eseri içinde 3 öykü bulunur.
Kitaba adını veren öykü Tuncer Baytok ve Tanju Turunç tarafından televizyon filmi olarak uyarlanmıştır.
Eserin Kahramanları
Kör Halit, Saffet Ferit, Moruk Salih, Dayı Remzi, Dayı Emin, Suat, Recai
Kumpanya Eser Özeti
Trupun diğer üyeleri bir kahvede oturmuş yeni kuracakları gezici kumpanyanın ismi konusunda tartışmaktadırlar. Ancak ortada daha önemli bir sorun vardır. Bu iş için gerekli bütçeyi nasıl sağlayacaklardır? Geçmişte bu işin ne kadar kolay halledildiğinden dem vurulurken Saffet Ferit’in aklına savaştan önce 250 lira borç verdiği Hasan Tahsin Sarıca gelir. Ferit verdiği borcu geri isteyemeyen insanların nahifliğiyle bu duruma yanaşmasa da Kumpanya Müdürü Kör Halit alacağın tahsili için gönüllü olur. Bir zamanlar peynircilik yapan, savaş sonrası zenginlerinden Hasan Tahsin Sarıca bu talebi duyunca Halit’i Ömer Abid Hanındaki lüks yazıhanesinden adeta kovarcasına uzaklaştırır. Ne yapacaklarını düşünen ikilinin yardımına lise mezunu, babası gibi tiyatro aşığı Suat gelir.
Suat’ın annesi Zilha Hanım kumpanya için güya elindeki on altını bağışlamıştır. Halit ve Ferit ailenin durumunu bildiklerinden bu habere inanmazlar ve Zilha Hanımın kefen parası olarak ayırdığı altınları kadına iade ederler.
Aradan zaman geçmiş, Kör Halit gerekli parayı bulmuş, 14 kişilik ekip trenle A. kasabasına doğru yola çıkmıştır. Aralarına genç ve güzel bir kadın olan Sitare de katılmıştır. Kısa sürede kumpanyanın yıldızı haline gelen Sitare, hem Halit’le Ferit’in hem de kasabanın ileri gelenlerinin aklını çeler. Ancak tercihini kasabanın tüccarlarından Keresteci Rıza’dan yana kullanıp onunla Yalova’ya kaçarak kumpanyanın dağılmasına neden olur.
Ferit’le Halit’in durumuna gelince; biri Sular İdaresinde tahsildarlık yaparken diğeri de Samatya’da küçük bir kahve işletmekte hâlâ Şehzadebaşı’nda kuracakları, ismini bir zamanlar Sitare’nin verdiği Ağlayan Nar, Gülen Ayva Kumpanyası için planlar yapmaktadırlar.
Kriz: Altmış yaşındaki Emekli Miralay Rıza Bey, yirmi yaşındaki oğlu Necmi’yle birlikte Karagümrük’teki Devegeçmez Sokağında eski bir evde oturmaktadırlar. Günlerini mahalle kahvesinde iç ve dış politikanın sorunları hakkında konuşarak geçiren Rıza Bey, kimi zaman da dünya siyaseti hakkında yeni fikirler edinebilmek için devrin entelektüellerinin toplandığı Beyazıt’taki Küllük Kahvesine uğrar. Darülfünunda öğrenci olan Necmi ise bir arayış içerisindedir. Şehzadebaşı kahvelerinde kumar oynamakta, Madam Kalyopi’nin işlettiği randevu evinde çalışan Mabude’yle gönül eğlendirmektedir. Rıza Bey oğlunun bu hovardalıklarına ses çıkarmaz, hatta bunlardan gizli bir kıvanç bile duyar. Baba oğulun arasındaki çatışmanın fitili bir akşam İspanya İç Savaşı hakkında yapılan bir sohbetle ateşlenir. Rıza Beye göre cumhuriyetçilerle milliyetçilerin arasındaki bu savaştan en çok yara alanlar şehirler, katedraller, kiliseler, tarihi eserler gibi toplumsal yapıyı oluşturan manevi değerlerdir. Necmi ise bu fikre karşıdır. Ona göre tüm bu değerlerin en üstünde insanlık vardır. İnsanlar mutlu olduktan sonra tüm bunlar yeniden inşa edilir. “Gözleri hayat dolu bir çocuğun idamı ile Süleymaniye Camisinin yıkmak arasında kalınsa hangisini tercih edilmelidir?” Oğlunun fikirleri karşısında öfkelenen baba söylenerek evden çıkar. Necmi ise geceyi pencere kenarında sevdiği insanları düşünerek geçirir.
Necmi bir akşam Mabude’sinden dönerken Üsküdar İskelesinin bekleme odasında on iki yaşlarında biri muhacir, diğeri Puşkin’in çocukluğuna benzeyen, kıvırcık saçlı, Arap melezi iki hamal çocuk görür. Çocukların sohbeti öyle içini ısıtır ki onlara para vererek bu samimiyeti bozmak istemez. Balıkpazarı’nda bir meyhaneye oturduğunda bile aklında küçük Arap çocuğu vardır. Meyhanede ona tarih öğretmeni, şair ve eleştirmenden oluşan bir grup eşlik eder. Necmi bu aydın kalabalığına babasına daha önce sorduğu sorunun muhtevasını biraz değiştirerek sorar: “Ünlü Mona Lisa tablosunun bulunduğu Louvre Müzesi yanarken alevlerin içine girseniz Mona Lisa tablosunu mu kurtarırsınız yoksa o an orada bulunan ve size kollarını uzatan küçük bir zenci çocuğunu mu?” Herkes Mona Lisa’nın kurtarılmasının Leonardo da Vinci’nin kurtarılmasına eş değer görmekte ve tercihini o yönde kullanmaktadır. Tarihçi ise “sadece insan olduğu için” çocuğu kurtarmayı seçer. Arkadaşının bu cevabı Necmi’nin onunla gönül bağı kurmasını sağlamıştır.
Necmi eksikliğini hissederek arayışa girmesinin kaynağını bulmuştur. Aradığı şey sevgidir. Bunu da somut bir şekilde Leman’da bulur ve bunun verdiği güçle eğitimine yeniden sıkıca sarılır.
Gauthar Cambazhanesi: Sait Faik Fransa’ya ilk gittiği sene yaşadığı yalnızlıktan bir yılbaşı gecesinde tanıştığı 17 yaşındaki İsviçreli Georges sayesinde kurtulur. Zamanla kendini Georges’in yakın arkadaşı Hristo’nun da yer aldığı sekiz kişilik bir arkadaş grubunun arasında bulur. Bu grubun en büyük eğlencelerinden biri Isère Nehrinin kordon boyuna kurulan Cirque Gauthar’a gitmektir. Ancak bu keyif iki dostun kopuşuna neden olacaktır. Kendisini seven iki erkek arasında kalan cambaz kızı Isolde çareyi, geceleri Hristo’yla gündüzleri ise Georges’le geçirmekte bulmuştur. Ancak bu ikili hayat zamanla iki erkeği birbirine düşürür. Hristo’nun ettiği evlenme teklifini reddeden Isolde de sirkte iş bulan Georges’le nişanlanmayı seçerek bu garip ilişkiyi sonlandırır. On gün sonra Cirque Gauthar, Grenoble’den ayrılır. Hristo da o akşam ülkeden ayrılarak memleketi Yunanistan’a döner.