Hannah Höch Kimdir?

Hannah Höch Biyografi

ALMAN FOTOMONTAJ SANATÇISI

Doğum: 1 Kasım 1889 – Gotha, Almanya

Ölüm: 31 Mayıs 1978 – Berlin, Almanya

Hannah Höch’ün Biyografisi

Hannah Höch, Anna Therese Johanne Höch olarak güneydoğu Almanya’da üst orta sınıf bir ailede dünyaya geldi. Babası Friedrich bir sigorta şirketinin amiriydi. Annesi Rosa ise amatör bir ressamdı.

Daha sonra babasının “bir kızın evlenmesi ve sanat okumayı unutması gerektiğine” inandığını iddia etti. Beş çocuğun en büyüğüydü. Eğitimi yerel kız lisesinde başladı.Ancak ailesinin evde kalması ve en küçük kız kardeşine bakması gerektiği için 15 yaşında eğitimi sona erdi.

Eğitimi ancak altı yıl sonra, 1912’de Berlin’deki Uygulamalı Sanatlar Okulu’na katıldığında yeniden başladı. Burada cam tasarımı okudu ve uygulamalı sanatlara ve daha sonraki pratiğine yön verecek tasarıma olan ilgisini keşfetti. Okul 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle kapatıldı ve o, Kızıl Haç’a katılmak için eve döndü.

1915’te Berlin’e geri döndü ve Emil Orlik’in altında Kraliyet Uygulamalı Sanatlar Müzesi Okulu’nda grafik sanatlar okudu. Aynı yıl Dadaist sanatçı Raoul Hausmann ile tanıştı.Çift, yoğun ve fırtınalı bir romantik ilişki yaşamaya devam etti. Ayrıca , palindromik olması için benimsediği “Hannah” ismine son “H”yi eklediği bildirilen sanatçı Kurt Schwitters ile yakın arkadaş oldu.

1916 ve 1926 yılları arasında, Höch dergi ve gazete yayıncıları Ullstein Verlag için çalıştı. El sanatlarına ayrılmış bölümde çalıştı ve tığ, örgü ve nakış için desenler tasarladı. 1918’de Weimar kadınlarını kendi kuşağının “ruhunu” takip etmeye ve el işleri aracılığıyla “soyut formlar için bir duygu geliştirmeye” teşvik eden bir modern nakış manifestosu yazdı.

 

 

Alman askerlerinin evlerine, ailelerine gönderdikleri, silahşörlerin cesetlerine yüzlerinin resimleri yapıştırılmış görüntüler buldular. Bunlardan, kolajın görüntüleri “yabancılaştırma”, yani onlara yeni öğelerle birlikte ve yeni bağlamlarda yerleştirildiğinde yeni anlamlar verme gücünü keşfettiğini iddia etti.

Höch kısa süre sonra en iyi bilinen fotomontaj görüntülerini yapmaya başladı. 1910’ların sonlarında ve 1920’lerin başlarında, Berlin’deki Dada hareketinin bir parçasıydı. Bu yaratıcı yenilikçiler ve sözde avangart kültürel devrimciler grubuna dahil olan tek kadın o, ancak bu ayrım genellikle iki ucu keskin bir kılıçtı. Çalışmaları Berlin’deki Birinci Uluslararası Dada Fuarı’nda sergilendi, ancak gösterinin açılışından önce George Grosz ve John Heartfield, onun dahil edilmesini engellemeye çalıştı. Ancak sevgilisi Raoul Hausmann, sergiden kendi katkılarını almakla tehdit ettiğinde yumuşadı. Dadaist Hans Richter’inOna dair tek hatıra, verdiği yemekle ilgili, anılarında “para sıkıntısına rağmen bir şekilde bir araya getirmeyi başardığı sandviçler, bira ve kahve” yazıları vardır.

Höch’ün popüler kültürden ödünç alma, parçalama ve kolaj estetiği Dadaistlerin estetiğine çok uygun olsa da, birlik özellikle hareketin içkin cinsiyetçiliği nedeniyle rahatsız ediciydi. Ayrıca Dada çevresinin teşhirci unsurundan rahatsız oldu ve bazı yaşıtlarının davranışlarından utandı. 1922’de Hausmann ile ilişkisini sonlandırdı.

1920’lerin sonlarına doğru gruptan uzaklaşmış ve diğer sanatçılarla bağlantı kurmaya başlamıştır. Piet Mondrian , Tristan Tzara ve Laszlo Moholy-Nagy ile arkadaş oldu ve De Stijl hareketinden etkilendi.1926’da Hollanda’nın Lahey kentine yerleşti ve Hollandalı yazar Til Brugman ile lezbiyen bir ilişkiye başladı. Çift önümüzdeki on yıl boyunca birlikte yaşadı.

1930’larda Almanya’da Nazi partisinin yükselişi sırasında Höch, kendisini “yozlaşmış sanat” üreticisi olarak partinin saldırısı altında buldu. 1932’de Bauhaus okulunda çalışmalarının bir sergisi olması gerekiyordu.Ancak yerel Nazi konseyi tarafından kapatıldı. Diğer birçok Dadacı ile birlikte “kültürel bir Bolşevik” olarak belirlenmişti. 1936’da kalıcı olarak Berlin’e döndü. Diğer sanatçılar Almanya’dan kaçarken, Höch kendi sürgün biçiminde kaldı. Berlin yakınlarında bir ev satın aldı ve İkinci Dünya Savaşı boyunca komşularının kimliğini tahmin edip onu ele vermemesini umarak orada yaşadı. 1938’de iş adamı ve piyanist Kurt Matthies ile evlendi. Evlilik 1944’te boşanmayla sonuçlandı.

Savaştan sonra Höch, Savaş öncesi bağlarının çoğunu hem sanatsal hem de sosyal olarak kopardı. Çalışmaları, figüratif montajlarından uzaklaştı ve o zamanlar birçok sanatçı tarafından keşfedilen soyutlama alanına yöneldi. Hâlâ oldukça üretken bir ölçekte eserler üretmesine rağmen, bu döneme ait eserleri daha az bilinir ve genellikle eleştirmenler tarafından daha az kabul görür.

Sanat tarihçisi Dawn Ades, 1970’lerin başında Berlin’deki evinde Höch’ü ziyaret etti ve sanatçının “sanatla olduğu kadar doğayla da ilgilendiğini” keşfetti. “Ön kapıdan geçmek için elma ağaçlarının altından emeklemeniz gerektiğini” hatırlıyor. O zamanın kolajlarına yapraklar, dallar ve diğer organik maddeleri dahil ediyordu.

Höch’ün İkinci Dünya Savaşı sırasında kasıtlı olarak kendini gizleme girişimi ve Berlin’in eteklerindeki mütevazı evinde yaşamının sonuna kadar yaşamaya devam etmesi, onun göreli bilinmezliğini açıklayabilir. Sanat tarihçisi Dawn Ades, “Ünlü olmakla ilgilenmediğini” belirtiyor ve bu, belki de onun Dada grubunun teşhirciliğinden duyduğu erken utancı açıklıyor.

https://www.lincheap.com/blog-raoul-hausmann-kimdir/

Bununla birlikte, fotomontajdaki öncü çalışmaları, daha sonraki birçok sanatçı, özellikle de kadın sanatçılar için etkili olmuştur. Bunlara yakın çağdaşları Almanya doğumlu Grete Stern ve Sürrealist sanatçı Claude Cahun ile Cindy Sherman gibi sonraki sanatçılar dahildir. Tarzının etkisi, 1980’lerin başında ölümünden hemen sonra ortaya çıkan punk hareketinin kesme estetiğinde de izlendi.