Fatih Kürsüsünde (1914) Eser Özeti | Mehmet Akif Ersoy
Fatih Kürsüsünde (1914) Eser Özeti | Mehmet Akif Ersoy
Yazar: Mehmet Akif Ersoy
Türü: Söyleşi türünde yazılmış bir eserdir.
Fatih Kürsüsünde Eser Özeti
Fatih Camisi’de iki kişinin söyleşileri ile başlayan; vaizin uzun konuşması ile devam eden; tembellik, irtica (gericilik), batı taklitçiliğini eleştiren şiirlerin olduğu kitaptır. Eserde yaklaşık 1800 mısra vardır.
Eser, Haziran 1913-Temmuz 1914 tarihleri arasında yayın¬lanmıştır. “İki Arkadaş Fâtih Yolunda” ve “Vaiz Kürsüde” başlıklı iki bölümden meydana gelir.
322 mısralık birinci bölüm, Galata Köprüsünde vapurdan inen iki arkadaşın, Fâtih Câmi’ıne kadar olan yol boyunca, konuşmalarıdır. Bu sırada pek çok cemiyet ve kültür meselesi, nükteli bir üslûpla dile getirilmiştir.
İkinci bölümdeki vaizin konuşması, Akif’in Balkan Harbi günlerinde bu câminin kürsüsündeki konuşmasına benzer. Gökte ve yerde her şey çalışmaktadır. Küçük bir parçanın vazifesini yapmaması, kâinatın altüst olmasına sebep olur. Netice:
“Bekayı hak tanıyan sa’yi bir vazife bilir;
Çalış, çalış ki, bekaa sa’y olursa hakkedilir”
İnsanlar da aynı kanuna tâbidir: İşte çalışkan Garp, yere göğe hükmediyor ve işte tembel Şark miskinlik içinde… Sonunda leşini bir çukura atacaklar…
“Ecdat da böyle miydi” diyerek mazideki büyüklükleri anan vaiz, milleti bu hâle getiren “kötülükleri, “kader” ve “tefekkürün” yanlış anlaşılmasına ve buna sebep olan cehalete bağlar.
Bütün bu hâllerin sebebi cehalettir ve İlkokullar açarak cehaletin giderilmesine başlanmalıdır. Bu bilgisizlik yüzünden birtakım câhiller, dinde içtihada kalkışmakta, ırkçılık taassubu yapılmakta, müslümanlar birbirinin felâketinden habersiz, hissiz ve yabancıların elinde esir yaşamaktadır.
Milleti, hiç bir şeye aldırmayan avam, her şeyden ümidi kesmiş bedbinler, Batının rezillikleri peşinde dolaşan züppeler ve eğlenceden başka bir şey düşünmeyen sefihler olarak dörde ayıran vâiz, eğlence düşkünlerine “Alın eğlenin!” diyerek, birkaç “sahne” gösterir.
Bunlar, üzerine Bulgar bayrağı çekilmiş Edirne kalesi, Meriç’le Tunca’nın üstünde yüzen ceset kümeleri, aylarca kandan kıpkızıl akan Arda ve Gümülcine’de süngülerle karnı deşilen, alnına haç çizilen müslümanlardır.
Sahneler, üzerinde sarhoşların tepindiği Kosova şehitliği, Vardar’da boğulan masumlar, kandan kızaran Selanik ovası, cesetler, cesetler ve cesetlerle devam eder.