Eşkıya İninde Özet Kitap Özeti | Hüseyin Rahmi Gürpınar
Eşkıya İninde ÖZET Kitap Özeti | Hüseyin Rahmi Gürpınar
Yazar: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Türü : serüven-polisiye türünde yazılmış bir eserdir.
Eşkıya İninde Kitap Özeti
Konusu
İstanbul’un sokak ve konak hayatını romanlarında ustalıkla işleyerek bu alanda son derece önemli kaynaklar bırakan Hüseyin Rahmi, macera romanı alanında da ne kadar mahir olduğunu gösteriyor.
Konak hayatının konforuna alışmış Nefi Bey ve kayınbiraderi Hikmet Enis, uşakları Murtaza’yı da yanlarına alarak Değirmendere’deki çiftliklerini kontrol etmek üzere yola. koyulurlar. Kısa süren tren ve kayık yolculuklarının ardından, son vasıtaları olan öküz arabasıyla dağ yollarını tırmanmaya başladıklarında eşkıyalar tarafından kaçırılır ve alıkonulurlar. Bu macerada onlarla aynı kaderi paylaşan başka tutsaklar da vardır. Eşkıya çeteleri arasında el değiştirir, defalarca ölümle burun buruna gelir, vahşice cinayet ve tecavüzlere şahit olurlar.
Eserin Kahramanları
Nefi,Hikmet,Enis,Murtaza , Halil efendi ,Abdurrahman ,Yusuf çavuş ,Karabela çetesi
Eşkıya İninde ÖZET Kitap Özeti | Hüseyin Rahmi Gürpınar
Nef’i Bey’in kayınpederi merhum Enis Bey’in Değirmendere’de küçük bir çitliği vardır. Çiftlik küçüktür küçük olmasına ancak derdi büyüktür. Çünkü çiftliğin her sene kabarık bir masraf listesi gönderilmektedir. Aileye getirisinden çok götürüsü olmaktadır. Bir de üstüne üstlük içerden ve dışardan hırsızlık baş göstermiştir. Bunun üzerine Nef’i Bey zaten maddi açıdan sıkıntıda olan ailenin derdine biraz çare olur ümidiyle hesap ve mahsulleri denetlemek için çiftliğe gitmeye karar verir. Yanına kayınbiraderi Hikmet Enis ve uşakları Murtaza’yı da alarak çiftliğe gitmek üzere evinden ayrılırlar. Haydarpaşa’dan trene binerler. Sonra İzmit Körfezi’nden karşıya geçmek için bir kayık bulurlar.
Kayıkta on onlardan başka: ak sakallı,temiz yüzlü bir ihtiyar köylü,rençber kıyafetli,fakat pek tekin kimseler olmadıkları hallerinden anlaşılan iki kişi,bir de saf bir köylü delikanlısı bulunmaktadır. Kahramanlarımız Nef’i ve Hikmet beylerin giyim kuşamlarından zengin birer İstanbul beyefendisi oldukları hemen anlaşılmaktadır. Rehber kıyafetli iki adamın dikkatli ve bir o kadar da vahşi bakışlarını üzerlerinde hissederek huzursuzdurlar. Kayıktan inince aksakallı ihtiyar işlerini çabucak bitirip İstanbul’a dönmelerini burada çok kalmamaları konusunda onları uyarır.
İlk defa geldikleri bu yerde,kendilerini karşılamak için gelen birini görmeyince şaşırırlar. Halbuki hareket etmeden önce çiftlik kahyası Halil Efendi’ye telgraf çekip geleceklerini haber vermişlerdir. Yakınlarda bulunan küçük bir köy kahvesine girerler. Körfezden kayığa binip buraya gelene kadar birçok kişiden eşkıya lafı buraya gelene kadar birçok kişiden eşkıya lafı işitmişlerdir ve nitekim kahvenin sahibinin de af dan yararlanmış eski bir eşkıya olduğunu öğrenirler. O sırada yanlarına elli altı saattir süvarileriyle beraber çiftliğe kadar onlara eşlik edeceğine söz verir. Ancak atlarının dinlenmesi gerektiğini,onların hareketlerinden bir saat sonra arkalarından yetişeceklerini söyler. Bir müddet kahvede bekledikten sonra nihayet çiftlikten bir at arabası gelir.
Arabacı onları çetenin gizlendiği ormana götürür. Barakaya benzeyen derme çatama bir yere hapsedilirler. Eşkıya reisi fidye parası için ailelerine bir mektup yazmıştır.
Günler birbirini kovalar ancak istenen para bir türlü gelmez. Eşkıyalar bu küçük barakaya benzer hapishaneye iki esir daha getirirler. Fidye parası gelmeyince Nef’i,Hikmet ve Murtaza’yı eşkıyalar asmaya karar verirler. Fakat tam asılacakları gece Kurtoğlu çetesi başka bir çetenin saldırısına uğrar. Bu çete Karabela Mustafa’nın çetesidir. O geceden sonra Murtaza ve talihsiz bir olay sonucu dağa çıkmak zorunda kalmış aslında çok saf ve temiz kalpli bir delikanlı olan Abdurrahman’dan haber alınamaz. Esirler bu kez de Karabela çetesinin eline düşerler.
Çete devamlı yer değiştirmektedir. Saldırı gecesi çıkan yangından yararlanarak kaçmayı başaran Murtaza ve Abdurrahman, Yusuf Çavuş’u bulur ve jandarmaya beraber Karabela çetesini takip ederler. En sonunda çeteyi sıkıştırırlar ve çıkan çatışmada çete üyelerinin bir kısmı ölür,bir kısmı teslim olur,çete reisini de yakalayıp öldürürler. Artık gördükleri kötü muameleden bitkin düşmüş neredeyse insanlıktan çıkmış olan kahramanlarımız ve diğer esirlerin çilesi de burada sona erer.