Ak Dağlar Kitap Özeti | Ahmet Topal
Ak Dağlar Kitap Özeti | Ahmet Topal
Yazar:Ahmet Topal
Türü:Roman türünde yazılmış bir eserdir.
Konusu
Ruslar’ ın Kafkasya’ya saldırıları sırasında, İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Kafkas kökenli milletlere mensup kadın ve çocukların, Saray’a girmeleriyle birlikte başlayan entrikalar, yani Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü nedenleriyle birlikte gözler önüne sermektir.
Ak Dağlar Kitap Özeti
Abdülaziz daha şehzade iken yani tahta çıkmadan önce annesi Pertevniyal Kadın Efendi’ yi torun sahibi eder. Osmanlı Sarayı’nda bir şehzadenin padişah olmadan önce baba olması yasaktır. Bu yüzden Pertevniyal Kadın Efendi tavan arasında torunu Yusuf İzzettin’i gizlice büyütmeye karar verir. İlerde çocuğun yalnızlıktan sıkılmaması için, o dönemde Ruslar’ın Kafkasya’ya saldırıları sırasında, İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Kafkas kökenli milletlere mensup iki kız çocuğu satın alınarak Saray’da Yusuf’la beraber büyütülmeye ve eğitilmeye başlanır. Pertevniyal Kadın Efendi çocuklardan birine Meyyale, diğerine de Çeşmidil ismini verir.
Meyyale genç kız olup evlilik çağı olarak kabul edilen on dört yaşına gelince, Pertevniyal Valide Sultan’ın isteği doğrultusunda, padişah Abdülaziz’in yakın arkadaşı olan Nevres Paşa ile evlenir. Ancak, paşanın yaşlı olması ve bunun neticesinde ortaya çıkan uyumsuzluk nedeniyle bu evlilik kısa sürer ve Meyyale Saray’a geri döner. Günlerini mutsuz ve sıkıntılı geçirmektedir. Pertevniyal Valide Sultan’ın gönlü buna hiç razı değildir. Aradan üç yıl böylece geçtikten sonra Pertevniyal Valide Sultan, Meyyale’yi bu kez ondan on yaş büyük olan Hasan Hilmi Paşa ile evlendirir.Çeşmidil ise, birlikte geçirdikleri gecenin sabahında padişah Abdülaziz tarafından haznedarlığa kadar yükseltilir.
Abdülaziz, en güvendiği kişiler Serasker Hüseyin Avni Paşa, Sadrazam Rüştü Paşa, Şura-yı Devlet Reisi Rüştü Paşa, Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa, Mektebi Harbiye Kumandanı Süleyman Paşa ve Şeyhülislam Hayrullah Efendi- tarafından tahttan indirilir ve yerine de Sultan V. Murat getirilir. Abdülaziz’i Topkapı Sarayı’na götürürler ve orada ona kötü davranırlar. Bu muameleye daha fazla dayanamayan Abdülaziz intihar eder. Oğlunun intiharına bir türlü inanmak istemeyen Pertevniyal Valide Sultan’ın hayatı kararır. Sonunda onu bir konağa kapatırlar.V. Murat’ın da padişahlığı uzun sürmez. Padişahlığı devrilir ve Sultan Abdülhamit tahta geçer. Bu olay üzerine Pertevniyal Valide Sultan’ın üç aylık işkence dolu günleri sona ermiş olur. Meyyale, kocası Hasan Hilmi Bey’den izin alarak Pertevniyal Valide Sultan’ı yalıya getirir ve birlikte kalmaya başlarlar.
Abdülhamit, Abdülaziz’in yakınlarını ufak ve Saraydan uzak yerlere tayin etmektedir. Hasan Bey de bundan nasibini alır ve İçel mutasarraflığına atanır. Yazları yalıda, kışları konakta geçen bir hayattan, adını dahi duymadığı bir taşra kentine gitmek Meyyale’yi çok üzer. İlk kızı Rebia dört yaşına basmış, ikinci kızı Makbule de bir yaşını daha yeni doldurmuştur. Meyyale, Pertevniyal Valide Sultan’la vedalaşarak çocuklarıyla beraber yola çıkar. Pertevniyal Valide Sultan o günlerden sonra fazla yaşamaz. Aksaray’da yaptırmış olduğu Valide Camii’nin yanındaki türbeye defnedilir.Hasan Hilmi Bey, İçel ile başlayan tayinler serisine Yozgat, Kütahya ve Elazığ ile devam eder. Elazığ’dan sonra İstanbul’a geri dönerler. İstanbul’dan uzakta geçen oniki yıllık dönemde Meyyale Hanımın iki kızı daha olur. İstanbul yaşamları uzun sürmez. Altı ay sonra Konya’ya, oradan da Hicaz’a tayinleri çıkar. Sonra tekrar İstanbul’a atanırlar. Meyyale Hanım için, İstanbul’un gösterişli havasında yaşamak, taşra kentlerinin boğucu ve sıkıcı havasından kurtulmak kadar zevkli değildir. Annesi Şuhucihan (Fatma) Hanım’ın hiç beklenmedik bir yaşta ölümü ve Pertevniyal Valide Sultan’ın başına gelenler onu perişan eder. Kızlarıyla iyi geçinememiş, arkadaş olamamıştır. Hırçın ve kaprisli bir kadın haline gelir. Zaman zaman sinir krizleri geçirip bunalımlara düşer. Konakta, kızlarının, halayıkların, odalıkların ve uşakların karşısına her zaman sert ve kasvetli bir havayla çıkar. Hiçbir konuda herhangi bir ödün dahi vermeksizin konaktaki otoritesini sürdürmeye çalışır.
Meyyale, son yıllarda eşinin kendisiyle eskisi gibi ilgilenmediği kanısına varır. İyice bunalıma düşer ve kocasıyla olur olmaz nedenlerle tartışmaya başlar. Mutsuzdur. Mamafih, son yıllarda eşiyle doğru dürüst bir ilişkileri de kalmaz. Alınganlıklar ve güvensizlikler Meyyale’yi çılgına çevirmeye başlar. Tüm bu gerginlik ve huzursuzluk ortamında, yaşamı birbirlerine zehir etmeye başlarlar.
Bu arada Hasan Hilmi Bey’in Sivas Valiliği’ne tayini çıkar. Ancak Meyyale, kızlarıyla birlikte İstanbul’da kalmak ister. Hasan Hilmi Bey biçare, Sivas’a tek başına gider. Orada çevre baskısının da etkisiyle ve kendi iradesi doğrultusunda, İstanbul’a bildirmeden Hayriye Hanım’la evlenir. Beraberinde Sivas’a getirmiş olduğu aşçı Salih Ağa, bu olay karşısında çok sevdiği Meyyale Hanım’a bunu haber vermesi gerektiği düşüncesiyle İstanbul’a mektup yazar. Durumdan haberdar olan Meyyale, çocukları da alarak Sivas’a hareket eder. Orada Hasan Hilmi Bey’e hakaretler yağdırır. Onu mutsuz ve huzursuz etmek için de Sivas’tan ayrılmaz. Hasan Hilmi Bey, hamile olan eşi Hayriye Hanım’ın doğumunun yaklaştığı günlerde geçirdiği bir kalp krizi neticesi vefat eder.
Meyyale Hanım, tüm bu olanlardan kendini sorumlu tutar. Suçluluk duygusu içerisinde hayata küser ve hiç kimseyle görüşmek ve konuşmak istemez. Hasan Hilmi Bey’in cenazesi kaldırıldıktan sonra İstanbul’a döner ve konağa kapanır. Eşinin ölümünden sonra, dünyaya küskün bir şekilde, kızlarıyla da hiç ilgilenmeden ve tebessüm etmeden geçirdiği onaltı yıl neticesinde o da yaşama veda eder…