Afyon Hakkında Bilgiler

Afyon Hakkında Bilgiler

Afyon Hakkında Bilgiler

Afyon ismi nereden geliyor

İlin Adının Kaynağı

Şehir merkezinde volkanik özellikli dağlar arasında 226 m. yükseklikte, yalçın, yüksek ve konik bir tepe olan ve kale olarak adlandırılan yer, Hititlerden günümüze kadar insanların ilgisini çekmiş ve savunulmaya uygun olmasına karşın aşağı, orta ve yukarı sur olmak üzere üç kat surla çevrelenerek daha da savunulmaya elverişli konuma getirilmiştir.

Bu özelliğinden dolayı Hititler; HAPANUVA, Romalılar ve Bizanslılar AKROİNON, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar KARAHİSAR-ÎDEVLE, KARAHİSAR-Î SAHİP adını vermişlerdir.

Şehir merkezinde ve il sınırları içinde M.Ö. II.yüzyıldan günümüze kadar insanların geçim kaynağı olarak yetiştirilen, haşhaş bitkisinden elde edilen özsu anlamında ki OPIUM kelimesinin Afion olarak söylenmesinden dolayı Afyon adını almıştır.

Zamanla her ikisi birleştirilerek şehrimizin adı Afyonkarahisar olmuştur.İlk kez 17.yy.’daki mahkeme kayıtlarında bu adın verildiği bilinmektedir.

Bölge Frigya Kültürüyle bilindiği için Frig sonrasında, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde Frigya sıcak sularından dolayı da FRİGYA SALUTARİS (Şifalı Frigya) olarak adlandırılmıştır.

Tarih Öncesinde Afyonkarahisar

Afyonkarahisar topraklarında ilk insan topluluklarına ne zaman rastlandığını bilinmiyor, ancak çevre illerde yapılan kazılar, Afyonkarahisar’da da tarih öncesi çağlarda yerleşme yerleri bulunacağını göstermektedir.

M.Ö.3000 yıllarından itibaren yoğunlaşan, yerleşim yerleri bulunmaktadır.Bunlardan en önemlisi Kusura Höyük’tür.İlk kez madenin işlendiği ve Tunç’un kullanıldığı bu dönem, “Tunç Çağı” dır.Madenle birlikte, kullanıma ve ihtiyaca yönelik taş, kil, kemik, tunç gibi maddelerden yapılan kap-kacak, kesici, vurucu, delici, perdahlayıcı, ip eğirme ve dokuma araçları; yaşam ve ölümle ilgili eşyalar bulunmuştur.Bu dönemler Kusura, Kaklık ve Karaoğlan kazıları ile ile tanınır.

Tarihte Afyonkarahisar

il olarak Hititler (M.Ö. 1800-1200)

M.Ö. 1800’den sonra Anadolu’da Afyonkarahisar’ın da içinde bulunduğu, Hitit Krallığı kurulmuştur.Hitit Devleti’nin bu ilk dönemi, Hint-Avrupa kaynaklı bir kültürün etkisi altındadır.Bununla birlikte Hatti’lerin din ve kültür özellikleri yok olmamıştır.Bu döneme ait Seydiler kasabası Yanarlar mevkiinde yapılan kazı ile eski Hitit küp mezarlığı ortaya çıkartılmıştır.Hititler, M.Ö. 1380 dolaylarında Arzava üzerine bir sefer düzenleyerek, bu beylikleri denetimi altına almış ve o dönemin en uzun ticaret yolunu (Boğazköy-Apassa[Efes]) Hitit ticaretine açmışlardır. Sonraları “Kral Yolu” adını alacak olan bu yol, Hisarköy, Bolvadin ve Dinar üzerinden Ege’ye ulaşmaktadır.

M.Ö. 2000’li yıllardan M.Ö. 8 yy.la kadar uzanan bu dönemde Anadolu’da Asur Ticaret Koloni Çağı, Eski Hitit , Hitit İmparatorluğu ve Geç Hitit dönemleri vardır.İlimizde de bu dönemlerin varlığı saptanmıştır.Koloni Çağına ait mühürler ve mezarlıklar; Eski Hitit dönemine ait Mezarlıklar, baltalar, kap-kacaklar, İmparatorluk dönemine ait çekiç mühür, bronz heykelcik, Hiyeroglif Stel ile kale surları geç Hitit dönemin ait ise kabartmalı stel önemli buluntular arasındadır.

Frigler (M.Ö. 1200-546)

M.Ö. 1200 yıllarından itibaren Anadolu’ya yayılmaya başlayan Frigler, M.Ö.IX.yüzyıldan itibaren Kızılırmak kavisi ile Sakarya nehirleri arasında siyasî hâkimiyet kurmuşlar ve Gordion’u siyasî merkez, Pessinus’u da dini merkez yapmışlardır.M.Ö. 660 yılında kuzeydoğudan gelen Kimmerler’in saldırısıyla yıkılan Frig hakimiyeti, Afyonkarahisar, Eskişehir illeri arasında bulunan kayalık ve ormanlık bölge olan Yazılıkaya (Midas’ın Şehri) ve İhsaniye çevresinde yeniden kurulmuştur.Altıntaş ve Dinar’a, hatta son yıllarda yapılan kazıların sonuclarına göre Elmalı’ya (Antalya) kadar yayılmıştır. Frig egemenliğinin Pers dönemiyle yok olmasına karşın, bölgede benimsenen Frig din, kültür ve dilinin, Bizanslılar döneminde bile ilimiz sınırları içinde, Frigya bölgesi adıyla varlığını korumuş olduğu bilinmektedir.Özellikle İhsaniye sınırlarında Aslankaya, Kapıkayalar, Göynüş Vadisi, Aslantaş, Yılantaş, Maltaş ve Kumcaboğaz gibi aslan veya kilim desenlerinin çok işlendiği kayaya oyulmuş anıtlar günümüze kadar ulaşmıştır.Başka yerlerde bulunmayan bu kaya anıtları yalnızca ilimiz sınırlarındadır.

Lidyalılar (M.Ö. 660-546)

Manisa ilinde bulunan Sart antik kentini merkez edinen Lidyalılar M.Ö. VII.yüzyıldan itibaren görülmeye başlamış olup Kimmerler’in M.Ö.660 yıllarında Frig egemenliğini yıkmasıyla Lidya’nın siyasi hakimiyeti, Dinar, Dazkırı ilçelerimiz ile Burdur iline kadar yayılmıştır.M.Ö.546 yılında Perslerin Anadolu’ya egemen olmasıyla birlikte, Lidya dönemi de tarihten silinmiş oldu. İlimizin güney kesiminde bu dönem izleri görülmektedir.

Persler (M.Ö. 546-333)

İran’da “Akamenid” ve “Pers” olarak adlandırılan devlet, Kimmerlerin Anadolu’ya yaptıkları akınların Frig Egemenliğini çökertmesi sonucu M.Ö. 6.yüzyıl başlarından itibaren Anadolu’ya girmeye başlamış ve Geleneia (Dinar) kentini Anadolu’nun eyalet merkezi yaparak M.Ö.546 yılından itibaren de tamamen egemen olmuşlar, hatta imparatorluk sınırlarını Makedonya’ya kadar uzatmışlardır.M.Ö. 334 yılında Büyük İskender’le yapılan savaşta yenilince, bütün imparatorluk sınırlarını Helen hâkimiyetine kaptırmışlardır.Bu döneme ait izler Tatarlı tümülüsü ahşap boyalarında, Altıntaş mezar taşında görülmektedir.

Helenistik Dönem (M.Ö. 333-30)

M.Ö. 336’da Makedonya kralı Flip, ordusu ile Anadolu’ya geçtiği zaman Heredot tarafından ortaya atılıp, Sokrat tarafından geliştirilen, “Birleşik bir Yunan milletinin Asya’yı fethetmesi” düşüncesini gerçekleştirmek için ilk adımı atmıştır.Yerine geçen oğlu İskender (Alexandros) önce güneye indi.İssos’da yapılan savaşta (M.Ö. 334) III. Darius komutasındaki Pers ordusunu yendi. Pers hükümdarının tacını giydi. Hayber geçidi yolu ile Hindistan’a ulaştı.Doğu ile batıyı birleştirmek istedi.Perslerin yıllarca süren hakîmiyetine son vererek yeni bir uygarlık anlayışını (HELENİZM) devrini başlatmış oldu.

Büyük İskender M.Ö. 323’te Babil’de öldü. Komutanları, zaptettikleri ülkeleri paylaşmak için birbirleriyle mücadeleye giriştiler.Mısır, Babil, Makedonya’ya sahip olan komutanlar ile Anadolu hâkimi komutan Antigonos ile olan mücadele İpsos-Julia’da (Çay İlçesi) yapıldı (M.Ö.301). Antigonos’a karşı galip gelen komutanlardan Babil hâkimi Selevkos, M.Ö. 282’de Batı Anadolu’nun üzerine yürüdü.Trakya ve Makedonya hâkimiyetleri zamanında, yeni uygarlık anlayışı ile ilgili bir iz bırakmamışlarsa da, ilimiz sınırları içinde kendi adına sikke (para) basabilecek bağımsız 16 kent devleti kurmuştur. Bunlardan önemlileri; Apemeia (Dinar), Synnada (Şuhut), Docimeon (İscehisar), Amorium (Hisarköy) ve Pentapolis (Beş şehir-Sandıklı bölgesi) adlarıyla bilinen kentlerdir. Selevkosların en parlak devirleri Kral II.Antiochos (M.Ö. 233-183) zamanıdır.Çünkü batıda kudretli bir devlet kuran Romalılar’ın Asya işlerine karışmaları bu devirde başlamıştır.Ön Asya’da kuvvetli bir hükümdarın bulunmasını Akdeniz siyaseti ve geleceğine ait emelleri bakımından zararlı ve tehlikeli gören Romalılar, M.Ö. 191 yılında Selevkosları Magnesia (Manisa)’ da savaşa zorlamışlardır. Kazandıkları zaferler ile Anadolu’nun tek kuvvetli devletini tesirsiz hâle getirmişlerdir. Romalılar ve Selevkoslar arasında üç yıl sonra Apameia’da yapılan anlaşma gereğince, Romalılar, Torosların güneyine kadar uzanan topraklara sahip oldular.M.Ö. 120’de Roma senatosu, aldığı kararla Anadolu’da bir Asya eyaleti kurulmasını lüzumlu görmüş, Batı Anadolu’nun tamamı Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır.M.Ö. 48’de Spartaküs isyanını sona erdiren Romalı komutan Luculluse, Anadolu’yu Ermenistan’a kadar zaptetmiştir.Böylece Anadolu, Roma hâkimiyetine girmiştir.

Romalılar Dönemi(M.Ö.30-M.S.395)

Roma egemenliğinde kent sayıları çoğalmış özellikle barış döneminde 2. ve 3. yy.larda ilimiz, mermer sanayi merkezi konumuna gelmiş ve tüm Roma topraklarına Dokimeion’dan(İscehisar) çıkarılan mermerler başşehir Synnada(Şuhut) olması nedeniyle, Synnada Mermeri adıyla işlenmiş, yarı işlenmiş veya ham blok olarak mermer ticareti yapılmıştır.Bu nedenle tüm kentler mermer kentleri konumuna gelmiştir. Yollar, yapılar hep mermerden yapılmıştır. Antik kent olarak söylediğimiz örenyerlerinde bunları açıkça görmekteyiz.Ayrıca ilimiz Arkeoloji Müzesi’nde mermer sanatının tüm özellikleri sergilenmektedir.

İlin sınırları içinde; Apemia, Synnada,

Dokimeion, Amorion’dan başka

Pentapolis bölgesinde

Eucarpia(Emirhisar),

Hieropolis(Koçhisar),

Stectorium(Menteş),

Bruzes(Karasandıklı), Otreus(Yanıkören); ayrıca Metrepolis(Tatarlı),

Prymnessos(Sülün),

Kidyessos(Küçükhöyük), Lysias(Arızlı),

Julio(Çay), Ococleia(Karacaören), Sanaus(Sarıkavak), adlı 16 kent kurulmuştur.Bunların dışında Akroinon(Karahisar), Sibidunda(Atlıhisar), Diocleia(Ahırhisar) gibi kasaba özelliğinde küçük kentlerin de kurulduğu bilinmektedir.

Bizans Dönemi (395-1176)

İmparator Constantinius’un Yunan koloni şehri Byzantionu başşehir yapmış(330), daha sonra Constantionopolis (İstanbul) adıyla ve Nova Roma nın’(Yeni Roma) adını alan şehir, Anadolu’ya hâkim olan yeni siyasî birliğin başkenti olmuştur.Roma İmparatoru Teodosios’un ölümünden sonra (395) İmparatorluk ikiye ayrılmış, Frigya bölgesi büyük oğlu Arkdios’un payına düşmüştür.Batı Roma’nın tamamen ortadan kalkmasından sonra, doğuda hâkimiyetlerini sürdüren Bizanslılar zamanında, Amorium önemli bir şehir olmuştur. Abassam (Bayat ilçesi) Docimeum (İscehisar) ve Ayazin’de geniş bir sahaya yayılmış olan oyma kilise ve manastırlar, dinî yapılara ait mimari kalıntılar M.S. 6.yüzyıldan başlayarak 10.yüzyıla kadar tarihlenmektedir.Buna göre Bizanslılar, bu devirde, buraları dini merkez olarak seçmişlerdir.

9. ve 10. yüzyıl Türklerin Anadolu’ya akın ettiği devirdir. Kapadokyalı komutan Romanos Diogenes, Bizans İmparatoru olduğu zaman bütün kuvvetini doğuda Selçuklularla yapılacak savaş için toplamış, Selçuklu Sultanı Alparslan’a yenilmiş, esir düşmüştür(1071). Malazgirt Savaşından sonra, yeniden toparlanan Bizans Ordusu, Bolvadin’de (1116), Konya’da (1146) ve daha sonra Miryekefalon’da (1176), Selçuklularla savaşmış ve sonunda yenilerek bu bölgeyi Türklere bırakmıştır.

Bizans yönetiminde eyalet sistemi uygulanmış, bunlara “Tema Analitolikan” denilmişti.Özellikle 6. yy’ dan sonra önemi artan Amorium kenti, eyalet merkezlerinden biri olmuş ve Constatinapol’dan sonra ikinci büyük kent konumuna gelmiş, Anadolu askerinin üssü olmuştur. Apameia ve Synnada şehirlerinin özelliği azalmıştır. Bu arada savunmaya yönelik Akroinon ve Kidrea kalelerinin önemi artmış, halk kayalık alanlarda yaşamaya başlamıştır.

Afyonkarahisar’da Türk Hâkimiyeti

Selçuklu ve Beylikler Dönemi

Malazgirt Zaferinden sonra yapılan antlaşmayı Bizanslıların tanımaması üzerine, Büyük Türk Sultanı Alparslan, Kutalmışoğlu Süleyman Şah’tan Ege ve Marmara’ya kadar Anadolu’nun fethini istemişti.Süleyman Şah “Başkomutan” olarak Türk ordusu başında Anadolu içlerine girmiş “Artuk, Tutuk, Saltuk, Mengücek, Ebulkasım ve Atsız Bey” gibi büyük komutanlarının idaresindeki akıncılarla birkaç yıl içinde Anadolu’nun fethini tamamlamıştır.

1071-1243 yılları Anadolu Selçuklu Türklerinin siyasî birlik olarak güçlü oldukları devirdir. 1157’de Sultan Sancar’ın ölümü ile Büyük Selçuklular sona ermiş, büyük hakanlık tacı batı’ya, Anadolu Selçuklularına geçmiştir.1243’te Kösedağ’da Moğollarla yapılan savaşta uğranılan bozgundan sonra dünyanın en güçlü devleti olma özelliğini kaybetmiş, Moğol egemenliği altına girmiş, İlhanlılara tâbi beyliklere ayrılmıştır.

Selçuklulara bağlı olarak Anadolu’da kurulan ilk beyliklerden biri de SAHİBATA OĞULLARI’dır.Bu beyliğin kurucusu Sahibata Fahrettin Ali, yaşamının büyük bir kısmını, mülkü saydığı Afyonkarahisar’da geçirmiştir.

O zamana kadar “Karahisar” denilen şehre onun adına izafeten “Karahisar-ı Sahib” denmiştir. Afyonkarahisar, uzun süre bu beyliğin başkenti olarak kaldı.(1265-1333) Sahibata’nın yerine geçen torunu Şemsettin Ahmet Bey, Germiyanoğlu’nun damadı idi.Ölümünden sonra yerine geçen oğulları Nusrettin Ahmet ve Muzafferüddin Devlet Beylerden Ahmet Bey, ana tarafından bağlı bulunduğu Germiyan sarayına gitmiştir.Önce bütün Afyonkarahisar çevresine hâkim iken, gittikçe küçülen beylik zamanında (1260-1428) Devlet Beyin oğulları şehirde hüküm sürmüşlerdir. Germiyan Beyi II.Yakup samimî bir Osmanlı dostu idi. 1390’dan 1399’a kadar İpsala’da Osmanlı ülkesinde oturmuştur.Beyliğini vasiyet yolu ile II.Murat’a bırakmış, böylece Germiyan beyliği içinde bulunan Afyonkarahisar’da OSMANLILAR’ın idaresine 1428 yılında girmiştir.

Bu dönemde Sultandağı, Çay, Bolvadin, Sandıklı, Şuhut ve özellikle kaleden dolayı Karahisar’a çok önem verilmiş, kaleler onarılmış veya yeniden yapılmış; camii, medrese, han, kervansaray, türbe, su yolu gibi anıtsal yapılar yapılmıştır. 40 ahşap direkli Ulu Camii, Taş Külliyesi, Sahipata Kervansarayı, Ebheri ve Kureyş Türbeleri bunlar içinde en önemli yapılardır. Esirüddin Ebheri’nin yazdığı mantık kitabı dünyanın her yerinde okutulmuştur.

Beylikler döneminde, zaman zaman Karamanoğulları, Hamitoğulları ve Eşrefoğullarının kısa süreler içinde varlıkları hissedilmiştir. Bolvadin, Sultandağı ve Şuhut’ta eserleri vardır.

Osmanlı İdaresinde Afyonkarahisar :
Afyonkarahisar, Beyazıt devrinde 1390 yılında Osmanlılara geçmiştir. Ankara Savaşı’nın(1402) ardından Germiyanoğulları tekrar eski topraklarına sahip olmuşlarsa da, son Germiyan Hükümdarı II.Yakup Bey’in 1429’da ölümü üzerine vasiyeti gereği bu topraklar tekrar Osmanlı hakimiyetine alınmıştır. XV.Yüzyıl ortalarına doğru Osmanlıların, Rumelide Haçlılarla uğraştığı bir sırada durumu fırsat bilen Karamanoğulları, Kütahya, Karahisari Sahip, Hamid taraflarına kadar akınlarda bulunarak bu yerleri yakıp yıkmışlardır. Karamanoğulları ile Osmanlılar arasındaki bu gibi mücadelelerden oldukça etkilenen Afyonkarahisar havalisi, II. Mehmet’in Karamanoğullarını ortadan kaldırmasıyla kesin bir şekilde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.

XVII.yüzyılda başlayan Celâlî isyanlarından zaman zaman Afyonkarahisar bölgesi de etkilenmiştir.1833’te bir süre II.Mahmut ile mücadele hâlinde olan Mısır Valisi İbrahim Paşa’nın eline geçen şehir, beş yüz yılı aşan Osmanlı hâkimiyeti devrinde Anadolu Beylerbeyinin bir sancağı olmuştur. Afyonkarahisar, 1917 yılına kadar Bursa’ya bağlı kalmış, I.Dünya Savaşı sonuna doğru bağımsız mutasarrıflık olmuştur.

XV. yy dan itibaren Osmanlı kültür, sanat ve yapılaşmalarda damgasını vurmaya başlamıştır. Özellikle Karahisar’da kentleşme oluşmuş, kadılık, muhassıllık ve mutasarrıflık olarak idari merkez konumunu almıştır.Mehmet Semai (Sultan Divani) ile Mevlevilik en üst düzeye ulaşmış ve Karahisar’ın adını tüm dünyaya duyurmuştur.Ayrıca Ahmet Karahisari, Şemsettin Karahisari gibi kültür ve sanat adamları, ilimizin adıyla anılmıştır.

Afyonkarahisar’ın Kurtuluş Savaşı’nda ki Yeri:

Adımızı bütün dünyaya altın harflerle yazdıran İstiklal Savaşımızın geçtiği ilimiz, coğrafî konumu dolayısıyla her dönem insanların ele geçirmek istediği bir yerdir. Bu sebeple İstiklâl Savaşında Afyonkarahisar’ın önemli ve seçkin bir yeri vardır.

Afyonkarahisar, Kurtuluş Savaşı açısından son derece önemli bir bölgedir.Bunun sebepleri şöylece özetlenebilir.Yunanlıların son durağı olduğundan, istikbâldeki Millî Mücadele bu topraklar üzerinde başlayacaktı.Ayrıca Afyonkarahisar, Ege Bölgesi’ndeki sivil direnişin temel taşlarından biri olan Afyonkarahisar Kongresi’ni gerçekleştirmekle Doğu’da yapılan kongrelerle Batı’da yapılan kongrelerin birleşmesini sağlamış, iki bölge arasında çıkması muhtemel sürtüşmeler bu toplantıyla önlenmiştir. Bu kongreyle bütün müdafaa-i hukuk, redd-i ilhak ve kuvay-ı milliye harekâtı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin denetimi altına alınmıştır. Ayrıca ilimiz, Afyonkarahisar-Eskişehir, Afyonkarahisar-Kütahya, Afyonkarahisar-Uşak demiryollarının odak noktası olması nedeniyle silâh, cephane, erzak naklinde son derece önemli rol oynamış, ordumuzun nakliye ihtiyacı daha çok bu demiryolları ile sağlanmıştır.Ayrıca Afyonkarahisar, İzmir-Afyonkarahisar demiryolu hattıyla İstanbul-Bağdat demiryolu hattı Afyonkarahisar’da birleştiklerinden, bölgeler arası nakliyenin büyük yükünü Afyonkarahisar çekmiştir.

Yunanlılar, İngilizler tarafından Anadolu’yu işgale teşvik edilmişler ve onlardan büyük destek görmüşlerdir.Yunanlılar Ege Bölgesi’ni, dolayısıyla onun son kalesi ve durağı konumunda olan Afyonkarahisar’ıda bu yüzden işgal etmişlerdir. Afyonkarahisar, Yunanlılar tarafından iki defa işgal edilmiştir.Birinci işgal çok uzun sürmemiş ancak ikinci işgal yaklaşık olarak 14 ay sürmüştür.Afyonkarahisar, Yunanlılar açısından son derece stratejik öneme sahip bir bölgedir. Bunun sebebi, Afyonkarahisar’ın yolların birleştiği bir bölgede bulunmasıdır.Afyonkarahisar-İzmir demiryolu hattının başlangıç noktası Afyonkarahisar’dır.Bu demiryolu hattına sahip bir Yunan Ordusu iaşe ve ikmalini emniyetli ve süratli bir şekilde karşılama imkânına sahiptir. Ayrıca muhtemel bir geri çekilme harekatında bu demiryolu canlarının güvencesidir.Ayrıca Milli Mücadele’nin kalbi olan Ankara’nın hemen yakınında bulunması onunla komşu olmasıdır. Afyonkarahisar’ın bu yönü, özellikle Sakarya Muharebesi’nde ortaya çıkmış, düşman Emirdağ (Aziziye) yolu ile Polatlı önlerine kadar geldiğinde önemini göstermiştir.Ayrıca Afyonkarahisar, olası bir Anadolu harekâtının kilit noktasıdır. Yunanlılar, Türklüğü Anadolu’dan silmek sevdasına kapıldıklarından ve Anadolu içlerine yapılacak bir askerî harekâtın başlangıç noktası, Afyonkarahisar’ı gördüklerinden dolayı ordularının cephede yerleşmesi bu duruma göre düzenlenmiştir.

Afyonkarahisar’dan kuzeye, Eskişehir’e doğru uzanan ve 300 kilometreyi bulan geniş cephede, daha az kuvvet bırakılmıştı. Afyonkarahisar Bölgesi, Yunanlılar tarafından hem güvenlikleri, hem de muhtemel harekatları açısından son derece önemli bir bölge olarak değerlendirilmiş, kaderleri de bu topraklarda belirlenmiştir.

Mondros Barış Antlaşması’ndan (Aralık-1918) hemen sonra İngiliz, Fransız ve İtalyan birlikleri yer yer Osmanlı topraklarına girdiler. Bu arada, 16 Nisan 1919’da Fransızlar Afyonkarahisar istasyonuna yerleşti. 21 Mayıs 1919’da iki subay ve 262 erden meydana gelen bir İtalyan birliği de Afyonkarahisar’a geldi. Bu birlikler, 17 Mart 1920’de buradan çekilerek yerlerini Yunanlılara bıraktılar.

Yunanlılar tarafından ilk işgal 28 Mart 1921 tarihinde olmuştur.10 gün süren ilk işgal sonrası 07 Nisan tarihinde şehri boşaltmışlardır. 13 Temmuz 1921 tarihinde başlayan ikinci Yunan işgali ise Büyük Taarruza kadar sürecektir.

İlimiz topraklarına yerleşmiş bulunan Yunan kuvvetleri, önce Sakarya’da, daha sonra da bu yenilgiden kurtulamadan ve güçlenme fırsatı bile bulamadan Kocatepe-Dumlupınar arasında 26-30 Ağustos 1922 günlerinde “Büyük Taarruz Harekâtı”mızla daha büyük bir darbe yiyerek yurdumuzdan kovulmuştur.

Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra Yunanlılar Afyonkarahisar’da yayılmak ve temelli yerleşmek istediler.

Afyonkarahisar’ın Türk Millî Mücadelesinde şeref duyacağı bir husus da, düşmana ilk kurşunun, bir Afyonkarahisar’lı Komutan olan Ali Çetinkaya tarafından atılmış olmasıdır. (28-29 Mayıs 1919 172.Alay Komutanı Ayvalık).

Afyonkarahisar’ın kurtuluş plânları Akşehir’de yapıldı.Daha sonra Şuhut’a gelindi.Atatürk, İnönü ve Fevzi Paşa’nın gizlice hazırladıkları Büyük Taarruz plânları Afyonkarahisar’da eski Belediye Binasında yapıldı.Millî Mücadelenin kazanılmasında Afyonkarahisar halkının büyük katkısı vardır; çünkü Afyonkarahisar halkı, Atatürk ve millî kuvvetlere manen ve maddeten büyük desteklerde bulundu.

26 Ağustos 1922 günü, saat 05.30 ‘da top ateşiyle aydınlanan Kocatepe’den fırlayan ordumuz, sıra sıra tel örgülü, makinalı tüfek ve top yuvalarıyla pekiştirilmiş Yunan mevzilerine, büyük bir insan üstü güçle atılarak saldırıya geçmiş, makasla, dipçikle hatta elleriyle, bedenleriyle parçaladıkları tel örgüleri aşıp, mevzileri bir bir ele geçirerek Kurtuluş Savaşı destanını yazdırmıştır.Başkomutanımızın önderliğinde, Milletimizin bütün insanlarının büyük çaba ve destekleri ile yurdumuz içinde bir tek düşman eri bırakılmayıncaya dek bu taarruz harekatımız sürdürülmüş ve İzmir’de noktalanmıştır.

İlk gün 1 ve 2 nolu tepeler, Tınaztepe, Kılıçarslan 1. ve 2. noktaları, Belentepe, Erkmentepe, ikinci gün Çiğiltepe ve Afyonkarahisar( 27 Ağustos 1922, saat 17.oo) ele geçirildikten sonra, üçüncü gün Batı Cephesi ve Ordu karargâhları Afyonkarahisar’a getirilip Belediye Binasında (bugünkü Zafer Müzesi) üslendirilmiş ve 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi buradan yönlendirilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, 21 Ekim 1925 günü Afyonkarahisar Türk Ocağında ve Başkomutanlık Savaşının ilk kutlanışında, 30 Ağustos 1924 günü Dumlupınar yakınlarındaki Çataltepe’de öğleden sonra saat 03.30’da söylediği nutkun özetinde:

“Afyonkarahisar, Son Büyük Zaferin Kilidi Oldu, Esası Oldu, Afyonkarahisar’ın Tarihi Savaşımızda Unutulmaz Parlak Bir Sayfası Vardır.”
“Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebeleri, Türk Ordusunun, Türk Subay ve Komuta Heyetinin Yüksek Gücünü ve Kahramanlığını Tarihte Bir Daha Tespit Eden Çok Büyük Bir Eserdir. Bu Eser Türk Milletinin Hürriyet ve İstiklâl Fikrinin Ölmez Anıtıdır.” demiştir.

Gazi Mustafa Kemal, 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta kesin bir sonuca bağlanan 5 günlük “Başkomutanlık Savaşı” sırasında, 27 Ağustos 1922’de düşmandan temizlenen Afyonkarahisar’a 23 Mart 1923’te gelmiştir.Afyonkarahisar halkının sevgi gösterileriyle karşılanmıştır.

Dumlupınar Zaferi’nin 3.yıldönümünde Afyonkarahisar gençlerinin telgrafına Gazi Mustafa Kemal şöyle cevap veriyor:

“Dumlupınar’ın 3.Yıldönümünü kutlarken beni hatırladığınız ve hakkımda gösterdiğiniz samimi duygular için teşekkürlerimi sunarım.
Asrın bütün icaplarını tamamıyla anladıklarına inandığım, Sayın Karahisar’lıların askerî zaferimizde olduğu gibi ve sosyal devrimimizin en ön saflarında da kendine yaraşan saygılı yerde yürüyeceklerine eminim.Bu bakımdan bana düşen vazifelerin yerine getirilmesi ve belli edilmesinde bir an bile tereddüt etmeyerek, Milletin güven ve sevgi ile bağışladığı, kuvvet ve yetkiyi iyiye kullanacağımı arz etmekle seviniyorum.Hepinize selâm ve sevgiler.’’

Afyon Dağları

Ahır Dağları

1940 m. yükseklikte Sinanpaşa ile Sandıklı ilçeleri arasındadır. Dağın eteklerinde çamlıklar görülür.

Akdağ

2449 m. yüksekliktedir. Sandıklı ve Dinar ilçeleriyle Denizli’nin Çivril ilçeleri arasındadır. Çevresi ormanlıktır.

Burgazdağı

1754 m. yükseklikte Hocalar ile Uşak ilinin Banaz ilçesi arasındadır.

Emirdağları

2307 m yüksekliği olan bu dağlar, Bolvadin ilçesiyle adını verdiği Emirdağ ilçesi arasındadır.

Kumalar Dağları

2447 m. yüksekliği olan bu dağımızın önemi Kurtuluş Savaşı’nın burada başlamış olmasıdır.

Paşa ve Bey Dağları

Paşa ve Bey dağları 1750 m. yüksekliktedir. Bolvadin ve Bayat ilçeleri arasında yükselen tepeye Paşa dağı, batı ve kuzey yönünde Eskişehir iline kadar uzanan dağlara da Bey dağları denilir.

Maymun Dağları

1622 m. yükseklikte olan bu dağ batı bölgesindedir.

Bozdağ

1250 m. yüksekliğinde olup, batı bölgesindedir.

Söğüt Dağları

1919 m. yüksekliğindeki bu dağ Dinar ve Dazkırı ilçelerimiz arasındadır.

Sultandağları

2519 m. yüksekliğinde adını taşıdığı ilçeden almıştır.

Afyonkarahisar İklimi

Afyonkarahisar Ege bölgesinde olmasına rağmen, Ege iklimiyle bağdaşmaz.İç Anadolu iklimine benzerlik görülür Daha çok kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak bir step iklimi görülür.Daha çok kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak bir step iklimi görülür. İlkbahar ve sonbaharda ise yağışlar yağmur biçiminde artar ve step ikliminden biraz farklılık gösterir.En soğuk ay ortalaması 0,2 °C, en yüksek sıcaklık ise 37 °C dir.

Afyon Bitki Örtüsü ve Doğal Hayat

Afyonkarahisar ili çevresindesedir ve karaçamın yanı sıra relik türlerinide olduğu çeşitli bitki türlerini bir arada görmek mümkündür.Karaçam ormanları önemli ölçüde tahrip edilmiş ve yerini meşe toplulukları almıştır.Afyonkarahisar’ın florasında 110 familyya ait 1800 tür ve tür altı takson tespit edilmiştir.Bunların içinde Türkiye’de sadece Afyonkarahisar’da yayılış gösterenleride mevcuttur.Ayrıca ilimizde 234 endemik tür bulunmaktadır.Yerleşim yelerine yakın bölgelerde ise bitki örtüsü daha çok step özellikleri gösterir. Topraklarının % 10’u ormanlıktır.Platolar ve yaylalar daha çok bozkır bitkileri ile kaplıdır.

Afyonkarahisar il sınırları içinde çeşitli Omurgalı hayvan türleri bulunmaktadır.Bunlardan bazıları; Kızılgeyik, Kurt, Tilki, Yabani Domuz, Tavşan, Kaya Sansarı, Porsuk, Su Samuru ve Yılkı Atlarıdır. Omurgasız hayvanlardan kelebeklerin 120’nin üzerinde türünü bulmak mümkündür.Dünyada yok olma tehlikesiyle karşı karşı olan Apollo Kelebeği Sultandağlarındadır.

Ovalar

Afyon Ovası: Tamamı kapalı bir havza durumundadır.Akarçayın kuzeybatı-güneydoğu yönünde katettiği geniş düzlükler halindedir. Kuzeyinde Eynihan dağları(Beydağı 1750 m. Şamdağ 1500m.Emirdağları 2066 m.) ve batıda Kalecik tepelerinin yer aldığı Kumalar dağları vardır. Akarçayın sağında ve solunda uzanan ova Eber ve Akşehir göllerine çok az bir eğimle alçalmaktadır.

Dinar Ovası: Dinar’dan doğan (Suçıkan) güneydoğu kuzeybatı yönünde akan Büyük Menderes’in Samsun dağları ile Karadağ arasında geçtiği vadide daralıp, tekrar genişleyerek il sınırlarına kadar devam eder.

Dombay Ovası: Akdağ, Kumalar ve Samsun dağları ile çevrilidir.Bu ova güneye doğru alçalan bir tekne gibidir.Güneyinde Çapalı bataklığına yer veren ova, kuzeyinde Sandıklı Dinar arasındaki arızalı sahayı meydana getirir.

Sandıklı Ovası: Kufi çayının kolları olan Hamam çayı ile Sandıklı’nın içinden geçen (şimdi bu çay üzeri kapalı bir kanalla ilçe merkezinden geçer) Beylik deresinin birleştiği yerde yükselti 1000 m. den aşağı düşmektedir. Ova Kufi çayının akışı yönünde uzanarak Akdağ ile Burgaz dağları arasındaki vadide son bulur.

Büyük Sincanlı Ovası: Kuzeyinde İlbudak dağları (1563m.) güneyindeAhır dağları, batısında Murat dağları (2312 m.) bulunmaktadır. Bu ova doğuya doğru çok hafif bir meyilli uzanarak Afyon ovası ile birleşir.

Küçük Sincanlı Ovası: Büyük Sincanlı ve Sandıklı havzalarının arasında bulunan Küçük Sincanlı Ovası, küçük bir çöküntü ovasıdır. Ortalama yükseltisi 1190 m. olan ovanın etrafı dağlarla çevrilidir. Küçük Sincanlı Ovası, Başağaç Boğazı ile sandıklı Ovası’na, Damlalı Boğazı ile Büyük Sincanlı Ovasına bağlıdır.

Şuhut Ovası: Doğusu bir plato ile sınırlıdır. Batısı derin vadilerle yarılmış dik ve çıplak Kumalar dağlarıyla, güneyi ise Kocakal (1675 m.) ve Kayrak dağı ile çevrilidir.

Çöl Ovası, Geneli ve Çamurca Ovaları: Bu küçük ovalar Sultandağlarının kuzey etekleriyle Kumalar dağlarının güney etekleri arasında sıralanır.

Emirdağ Ovası: Güneyde Emirdağları (2066 m.) çevirir.Doğu-batı yönünde uzun, kuzey-güney yönünde dardır.Tabanlarında geniş çayırlıklar bulunur.

Afyon’da Gezilecek Yerler

Afyon’da Popüler Gezilecek Yerler Listesi

Karahisar Kalesi

Afyon Mevlevihanesi

Acıgöl Kuş Cenneti

Frig Vadisi

İscehisar Peribacaları

Hıdırlık Tepesi

Gazlıgöl Termal Kaplıcaları

Ayazini Köyü ve Kaya Mezarları

Eber Gölü

Afyonkarahisar İmaret Camii

Karahisar Kalesi

İl merkezinde bulunan Karahisar Kalesi, volkanik bir kaya kütlesi üzerinde konumlanmış şekilde duran tarihî bir yapı.Konumlandığı volkanik kaya kütlesinin 226 metrelik yüksekliği kaleyi eşsiz bir manzaraya sahip hâle getiriyor.Bölgenin en eski tarihî yapılarından biri olma özelliğine sahip olan Karahisar Kalesi’nin 1350 yılında Hitit İmparatoru II.Murşili tarafından inşa edildiği düşünülüyor.

Toplamda 546 basamaktan oluşan kale Afyon’u ayaklarınızın altına seriyor. Şehir merkezinde, Kent Mahâllesi’nde konumlanan Karahisar Kalesi, Ulu Cami’nin hemen karşısında yer alıyor. Ulaşım için toplu taşımayı ya da şahsi aracınızı tercih edebilirsiniz.Şehrin herhangi bir noktasından bineceğiniz minibüsler ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Kaleye girişler ise ücretsiz.

Afyon Mevlevihanesi

Sufi kültürünü yansıtan en önemli kültür ve sanat merkezleri arasında Afyon Mevlevihanesi’nde geliyor. 16. yüzyılda yapıldığı düşünülen Mevlevihanesi’nde bugüne dek pek çok sema töreni gerçekleşmiş.Mevlevi kültürünü yaşatan en önemli yapılardan biri olan Afyon Mevlevihanesi, farklı kültürleri tanımak isteyenler tarafından yoğun ilgi görüyor.

Afyon Mevlevihanesi ziyaretçilerine sema müziği, edebiyat ve tarih ile ilgili pek çok sergi ve etkinlik sunuyor.Müze içinde Mevlevi kültürüne ait eserler, eski dönemlere ait kıyafetler ve Mevlana’nın hayatı hakkında bilgi veren sergiler de yer alıyor.

Merkezde bulunan ve kültürel mirasının önemli bir parçası olan Afyon Mevlevihanesine toplu taşıma araçları ya da şahsi aracınız ile ulaşabilirsiniz.Giriş için ücret ödemeniz gerekmeyen Afyon Mevlevihane’sini haftanın her günü 09.00 ile 17.00 arasında gezebilirsiniz.

Afyon Hakkında Bilgiler

Acıgöl Kuş Cenneti

Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan Acıgöl Kuş Cenneti, flamingolar da dahil olmak üzere 176 farklı kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin değil, dünyanın dört bir tarafından gelen ve kuş gözlemciliği yapmak isteyen ziyaretçileri ile her gün adeta dolup taşıyor.

42 km alanı kaplayan Acıgöl Kuş Cenneti’nde su samurlarına, leyleklere, yaban kazlarına, kartal gibi yırtıcı kuşlara rastlayabilirsiniz.Afyon’un doğal güzellikleri arasında önemli bir yere sahip olan Acıgöl Kuş Cenneti hem Afyon hem de Denizli sınırları içerisinde bulunuyor. Merkezden kalkan toplu taşıma araçları ya da şahsi aracınız ile ulaşabilirsiniz.Afyon ya da farklı şehirlerden gerçekleşen turlar aracılığıyla da bölgeye ulaşım sağlanabilir.

Frig Vadisi

55 hektar büyüklüğünde bir tabiat parkı olan Frig Vadisinin bundan 3.000 yıl önce Frigyalı’ların oyarak yaptığı düşünülen kaya evlerine, kaleleri ve anıtlara ev sahipliği yaptığı biliniyor. Frig Vadisi çevresinde kaya anıtları ve kaya yerleşimleri de bulunuyor.

Vadide Roma ve Bizans dönemine ait mezar odaları ve kiliseler bulunuyor. Frig Vadisinde yer alan patikanın 5 yıllık bir çalışmanın ardından bulunduğu biliniyor. Bölgede kültürel ve doğa ile iç içe turlar yapmak mümkün.

Frig Vadisine girmek için 10 TL ücret ödemeniz gerekiyor.( Fiyatlar değişiklik gösterebilir)Şehir merkezine 121 km uzaklıkta bulunan vadiye turlar aracılığıyla ulaşabileceğiniz gibi şahsi aracınızla da ulaşabilirsiniz.Bunun yanı sıra Afyon’dan İhsaniye otobüsüne binip kalan yolu taksi ile de gidebilirsiniz.

İscehisar Peribacaları

İlginç doğal oluşumlar ile Afyon’un turistik açıdan en dikkat çekici yerlerinden biri İscehisar Peribacaları.Yüzyıllar boyunca doğal yollar ile oluşan sıra dışı kaya oluşumları deniz seviyesinden yaklaşık 1.000 metre yüksekliğe sahip bir plato üzerinde konumlanıyor.Erozyon ve rüzgarın etkisiyle oluştuğu düşünülen İscehisar Peribacaları fotoğrafçılar, doğa tutkunları ve maceracılar tarafından yoğun bir ilgi gördüğü biliniyor.

İscehisar Peribacalarının bulunduğu plato doğa yürüyüşleri için de oldukça uygun.Bunun yanı sıra bölgede kamp yapmak da mümkün. Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihî kalıntıları, kaya yerleşimleri ve sıcak su kaynakları da içeriyor olması turistik bir destinasyon hâline gelmesini sağlıyor.Afyon’un İscehisar ilçesinde yer alan İscehisar Peribacalarına şahsi aracınız ile ulaşım sağlayabilirsiniz.

Hıdırlık Tepesi

Afyon’da aileniz ile sakin bir gün geçirmek için tercih edebileceğiniz mesire alanlarının içerisinde Hıdırlık Tepesi yer alıyor.Genellikle piknik yapmak için tercih edilen ancak gece saatlerinde Afyon’un manzarasını keyifli bir şekilde ziyaretçilerine sunan Hıdırlık Tepesi, günün her saati ziyaret ediliyor.

Kalabalık arkadaş grupları ya da çocuklu aileler için uygun bir yer olan Hıdırlık Tepesi, keyifli vakit geçirmenize olanak sağlayacak bir mesire alanı. Şehir merkezinde yer alıyor olması ise ulaşımı çok daha kolay hâle getiriyor.Ulaşım için merkezden kalkan toplu taşıma araçlarını tercih edebileceğiniz gibi şahsi aracınız ile de kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

Gazlıgöl Termal Kaplıcaları

Termal turizm denildiğinde akla gelen ilk şehirlerden biri olan Afyon’da mutlaka görülmesi gereken yerlerin arasında Gazlıgöl Termal Kaplıcaları geliyor.Afyon’un en bilindik kaplıcalardan biri olan ve her sene binlerce misafir ağırlayan Gazlıgöl Termal Kaplıcaları içerisinde yer alan suyun şifalı olduğu düşünülüyor.Romatizmal hastalıklar, kemik iltihabı ya da kas iltihabı gibi sebepler dolayısıyla meydana gelen ağrıların giderilmesine yardımcı olduğu biliniyor.

Afyon-Eskişehir karayolunun 20. kilometresinden yol ayrımını takip ettiğinizde özel araçlarınız veya toplu taşıma vasıtalarıyla ulaşım sağlayabilirsiniz.Gazlıgöl’de konaklayabileceğiniz ve şifalı sulardan daha uzun süre faydalanabileceğiniz Afyon termal otelleri bulunuyor.Konaklama ücretleri oteller tarafından sunulan olanaklar ve konaklama yapacağınız süreye göre değişkenlik gösterebilir.

8.Ayazini Köyü ve Kaya Mezarları
Afyon’un tarihi ve turistik yerlerinin başında gelen Ayazini Köyü ve Kaya Mezarları, tarihi antik dönemlere kadar uzanan ve köklü bir geçmişe sahip olan yerleşim yerlerinden biri olarak biliniyor.Yerleşim yerinde yer alan mağaraların, mezarların ve eserlerin büyük bir kısmının Taş Devri’ne, Hitit ve Frigler gibi eski uygarlıklara ait olduğu düşünülüyor.Köy içerisinde kayaya oyulmuş antik kiliseler gibi tarihî açıdan dikkat çekici yapılar da bulunuyor.

Doğal güzelliği ile de görenleri büyülemeyi başaran Ayazini Köyü, Afyon’da trekking yapmak içinde en ideal noktalardan biri.Bölgede yaylacılık köyleri ve kamp alanları da bulunuyor. İhsaniye’de yer alan köye şahsi aracınız ile ulaşabileceğiniz gibi merkezden kalkan minibüsler ile de ulaşım sağlayabilirsiniz.

Eber Gölü

Yalnızca tarihi değil doğal güzellikleriyle de dikkat çeken Afyon’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri Eber Gölü olarak biliniyor. Sakarca kazlarına, karabataklara ve dalmaçya pelikanlarına ev sahipliği yapan Eber Gölü oldukça renkli bir ekosisteme sahip. Türkiye’nin en büyük 12. gölü olma özelliğine sahip olan Eber Gölü, avcılar tarafından da yoğun bir ilgi görüyor. Göl üzerinde hâlk tarafından “kopak” ismi ile anılan çok sayıda adacık bulunuyor. Göl 1992 yılından beri 1. dereceden tabiat sit alanı olarak koruma altında tutuluyor.

Bolvadin ve Çay ilçeleri arasında yer alan ve renkli eko sistemi ile saklı bir cennet olan Eber Gölü’ne şahsi aracınız ile ulaşabilirsiniz. Giriş için herhangi bir ücret talep edilmiyor.

Afyonkarahisar İmaret Camii

Tarihi ve mimari açıdan önemli bir cami olan Afyonkarahisar İmaret Camii’nin Sadrazam Gedik Ahmet Paşa tarafından 1472 yılında yaptırıldığı düşünülüyor.Osmanlı mimarisinin özelliklerini yansıtan Afyonkarahisar İmaret Camii, mimari yapıları incelemekten hoşlananlar tarafından yoğun bir ilgi görüyor.

Caminin iç kısmında yer alan ahşap işlemeler, kalem işleri ve süslemeler görenleri adeta büyüleyecek nitelikte.Caminin içerisinde ezan okunan minarenin çıkış merdivenleri ise yapı olarak oldukça ilginç bir görüntüye sahip. Merdivenlerin her basamağı birbirine geçecek şekilde oyulmuş.

Afyon’un merkezinde yer alan Afyonkarahisar İmaret Camii Kurtuluş Caddesi üzerinde konumlanıyor.Camiye ulaşımı toplu taşıma araçları ya da şahsi aracınız ile sağlayabilirsiniz.

Avdalaz Kalesi

Frigler döneminde kullanılmaya başlandığı düşünülen Avdalaz Kalesi Roma ve Bizans gibi pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olması sebebiyle dikkat çekiyor.Doğal kayalıkların oyularak çeşitli mekânların oluşturulması ve ikamet edilmesi ile ortaya çıkmış bir yapı olarak biliniyor.Çok katlı bir kaya oyma yerleşme alanı olan Avdalaz Kalesi, merdivenli büyük bir sarnıca sahip.Geçmiş yıllarda insanlar tarafından aktif olarak kullanılan yapıların hâlen ayakta kalabilmesini başarmış olması Avdalaz Kalesi’ni önemli hâle getiriyor.

Kayalarda çeşitli zamanlarda farklı sebepler doğrultusunda kopmalar gerçekleşmiş. Bu durum çeşitli oda kalıntılarının zarar görmüş olmasına yol açsa da hâlen ayakta kalabilmeyi başarabilen bir yapı.

İhsaniye ilçesinde, Ayazini köyünün 2 km kuzeybatısında yer alan Avdalaz Kalesi, Göynüş Vadisinin kuzey doğusunda konumlanıyor. Kaleye ulaşmak için köye giden toplu taşıma araçlarını tercih edebilirsiniz.Köye ulaştıktan sonra belirli bir yürüme mesafesi bulunur. Kaleye giriş için ücret talep edilmiyor.

Sandıklı Hüdai Kaplıcaları

Çamur banyoları ile tanınmış bir termal tedavi merkezi olan Sandıklı Hüdai Kaplıcaları, Afyon’un turistik açıdan en dikkat çekici yerlerinden biri. Kaplıcalarda bulunan suyun kas ağrıları, kadın hastalıkları, sindirim sistemi bozuklukları ve romatizmal hastalıklar gibi pek çok hastalık için şifa olduğu biliniyor.Kaplıca bölgesinde bulunan az kumlu killi toprak ve 68 derecelik termal su, çamur banyosu yapılmasını sağlayan karışımın hazırlanması için kullanılıyor.

Sandıklı Hüdai Kaplıcalarında yer alan çok sayıda otel bulunuyor.Türkiye’nin Gastronomi Şehirleri arasında yer alan Afyon’da konaklama için bu bölgede yer alan Afyon otelleri tercih edebilirsiniz.Böylelikle hem kaplıcalardan faydalanabilir hem de oteller tarafından sunulan yöresel lezzetleri tadabilirsiniz.

Hem ruhsal hem de fiziksel olarak ziyaretçilerini şifa olmayı amaçlayan Sandıklı Hüdai Kaplıcaları her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.Özellikle kış aylarında oldukça kalabalık oluyor.

Başkomutanlık Tarihî Milli Parkı

Başkomutanlık Tarihî Milli Parkı’nın Türk tarihi için çok önemli bir özelliği bulunur.Bu park tarihin en büyük savaşlarından biri olan Büyük Taarruz‘un yaşandığı dönemlerde Türk milletinin büyük başarılarını kazandığı bölge olarak biliniyor.Günümüzde Başkomutanlık Tarihî Milli Parkı olarak korumaya alınmış bu bölge ormanlık alanlara ve vadi boylarına da yer veriyor.42.183 hektarlık geniş bir alana yayılmış olan Başkomutanlık Tarihî Milli Parkı; Afyon, Kütahya ve uşak sınırlarının kesişim noktasında bulunuyor.8 Kasım 1981 yılında milli park ilan edilen Başkomutanlık Tarihî Milli Parkı günümüzde Afyon’un en dikkat çekici turistik yerlerinden biri.

Merkezde, Kocatepe’de yer alan parka giriş ve çıkışlar için bir sınırlama bulunmuyor.Toplu taşıma araçları ya da şahsi aracınız ile ulaşabileceğiniz parka ücretsiz şekilde girebilirsiniz.

Buzluk Mağarası

Eğer Afyon seyahatinizi yaz aylarında planlıyorsanız Buzluk Mağarası’nı mutlaka gezilmesi gereken yerler listenize eklemelisiniz! Üç kademeli bir mağara olan Buzluk Mağarası ilk girişi normal bir ısı seviyesine sahip olsa da aşağı katlara indikçe soğumaya başlıyor.Öyle ki en aşağı kısmında buz parçaları ile karşılaşıyorsunuz.

İklim koşullarına bağlı olarak gelişen ve oldukça farklı bir yapı olan Buzluk Mağarası, Afyon’da turistik açıdan en ilgi çekici ve değişik yerlerden biri.Merkezde yer alan mağaraya şahsi aracınız ile ulaşabilirsiniz.Mağaraya giriş yapmak için ücret ödemeniz gerekmez.

Göynüş Vadisi Örenyeri

Antik bir yerleşim olan ve Frig Uygarlığı dönemine ait kalıntılara ev sahipliği yapan Göynüş Vadisi Örenyeri Urartu ve Roma dönemlerine ait kalıntılar bulunduruyor.Bölgede bulunan höyükler, kaya mezarları ve tapınaklar ziyaretçiler tarafından yoğun bir ilgi görüyor. Hem tarihi hem doğal güzellikleriyle popüler olan Göynüş Vadisi Örenyeri ile tarihî bir yolculuk yapmak mümkün oluyor.

Bölgede farklı zaman aralıklarında doğa yürüyüşleri de düzenleniyor.Özellikle bahar ve yaz aylarında Afyon’un en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden biri olmayı başarıyor.Şahsi araçlarınız ile Afyonkarahisar-Eskişehir karayolunun 27.kilometresinden sağa doğru 4.7 km giderek ulaşım sağlayabilirsiniz.

Tarihî Bedesten Çarşısı

Mimari açıdan dikkat çekici bir yapı olan Tarihî Bedesten Çarşısı, uzun yıllardır Afyon’da alışveriş için en çok tercih edilen duraklardan biri olmayı başarıyor.Geçmiş yıllarda alışveriş için tercih edilmekte olan bu çarşı hâlen alışveriş için tercih edilmesini sağlayacak dükkânları barındırıyor. Dükkânlarda asker malzemeleri, düğün ya da kına gibi organizasyonlar için gerekli olan ekipmanların satıldığı farklı dükkânlar bulunuyor.

1914 yılında Fransız mimar ve Ermeni bir ustaya yaptırıldığı düşünülen Tarihî Bedesten Çarşısı; 71 dükkânı ile Afyon’un en dikkat çekici yapılarından biri olmayı başarıyor. Alışveriş yapmak için tercih edebileceğinizi dükkânların yanı sıra Afyon’un Meşhur Yemekleri ile keyifli bir deneyim yaşayabileceğiniz restoranlar da bulunuyor. Merkezde bulunan çarşıya şahsi aracınız ile, yürüyerek ya da toplu taşıma araçları sayesinde kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Ayazini Kaya Kilisesi

Sarp kayalıklar içinde kayaları oyularak tasarlanmış bir yapı olan Ayazini Kaya Kilisesi, Afyon’da mutlaka görülmesi gereken tarihî ve turistik bir gezi noktası.Kilisenin hangi tarihte yapıldığı ise bilinmiyor.Tarihî ve önemli bir ibadet mekânı olan Ayazini Kaya Kilisesi kayın üzerine oyulmuş kubbeli ve apsisli bir yapı.

Ayazini Kasabasının girişinde yer alan Ayazini Kaya Kilisesi, Gazlıgöl civarında konumlanıyor.Bu bölgeye şahsi araçlarınız ile ulaşım sağlayabilir ya da merkezden kalkan toplu taşıma araçlarını tercih edebilirsiniz.

Afyonkarahisar Zafer Müzesi

Başkomutan Meydan Muharebesinin taarruz emri verildiği bina, çeşitli restorasyon çalışmaları geçirerek Afyonkarahisar Zafer Müzesi hâline getirilmiş durumda.Savaş hakkında bilgiler veren çok sayıda envantere ev sahipliği yapan müze, Afyon için en önemli müzelerden biridir.Müzenin Mustafa Kemal Paşa, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak anısına kaldıkları odaların düzenlenerek ziyarete açıldığı biliniyor.

2 katlı bir müze olan Afyonkarahisar Zafer Müzesi ilk katında 10 oda, 1 toplantı salonu; ikinci katında ise 9 oda ve sergi salonundan oluşuyor.Yılın belirli zamanlarında müzede sanatsal ve kültürel sergiler düzenleniyor.

Anıt Parkı Karşısında, Hükûmet Konağının ise yan tarafında bulunan Afyonkarahisar Zafer Müzesi’ne şahsi aracınız veya toplu taşıma araçları ile ulaşabilirsiniz. Ücretsiz şekilde gezebileceğiniz müze pazartesi günleri hariç her gün 09.00 ile 17.15 arasında ziyarete açık.

Afyon’da Meşhur Yemekleri

Afyon’u ziyaret eden gezginlerin mutlaka tatması gereken yöresel lezzetler arasında;

Afyon Kaymağı

Afyon Lokumu

Afyon Bükmesi

Afyon Sucuğu

Çullama Köfte

Zürbiye, Düğülü Haşhaş Tatlısı

Sakala Çarpan Çorbası

Afyon Keşkeği

Paçık

Ekmek Kadayıfı

İlibada Sarması ve Emirdağ Güveci yer almaktadır.

İlçeler

Merkez İlçe

Başmakçı

Bayat

Bolvadin

Çay

Çobanlar

Dazkırı

Dinar

Evciler

Emirdağ

Hocalar

İscehisar

İhsaniye

Kızılören

Sandıklı

Sinanpaşa

Sultandağı

Şuhut


Web Tasarım